2017 Granfondo Çeşme Yarışı
____________________________________________________________________Edirne’de aldığım yarış tadından sonra sıradaki yarış da Veloturk’un düzenlediği Granfondo Çeşme yarışı oldu. Granfondo’lar ücretli etkinlikler oluyor. Dolayısıyla katılım da Edirne gibi ücretsiz etkinliklere göre biraz daha sınırlanabiliyor. Uzun, kısa parkurları vs. oluyor. Ben kısa parkura kaydolmuştum ama biraz uzatıp orta parkur kıvamına getirdim yine. 😀
Yarışa üç kişi katıldık. İki gece öncesinden araçla yola çıkıp bir gün öncesi sabah otele yerleştik. Uyuma, dinlenme, gezinme vs. günü harcadık. Yarış sabahı dolu bir kahvaltı ile otelden ayrılıp yarış parkurunda yerimizi aldık. Tabi yine sırt etiketleridir vs. biraz geride yer aldık.

Yarış startı verildi ve başladık. Yavaş yavaş ilerleyen kalabalık tam hızlanmaya başlarken önümüzde birileri düştü. Biz durduk, etraftan kıvrandık vs. önemli bir düşme değildi tabi. Ama ön grupla aramızda uzun bir mesafe açıldı. Sonra pedala kuvvet, asıldık durduk.

Önceki yarışta sıkıntı çıkaran vites bir sefer daha hainlik yaptı. Ancak bu sefer bunu yapabileceği aklımda da olduğu için farkettiğim gibi vitesi küçültüp pedalı geri çevirerek zinciri durmadan kurtardım ve yola devam ettim. 😀
O dar Çeşme yollarını tırmandım. Vibrasyonlu yollardan geçtim. Baştaki ufak kazadan dolayı geri kaldığım takımdaki arkadaşlara yetiştim, geçtim. Tabi performans olarak arada fark olduğu ve birkaç kişi ile pelaton kurmanın benim için çok mantıklı olmadığı bir durum olduğundan her zamanki gibi tek başıma öne doğru basmaya çalıştım.
Bozuk yollardan düzgün yola bağlandık. Bir pelaton gördüm ki hemen arkasına yapıştım ben de. Bir viraj döndükten sonra pelatonu çeken arkadaş, “Yeter, yatmaya mı geldiniz be!” diyerek kenara çekildi. Ben de keyfim iyi olduğu için hemen hızlandım öne geçtim. Arkama da isyan eden eleman yanaştı hemen. Kısa süre sonra arkamda o elemandan başka kimse kalmamıştı pelaton namına. Yarım – bir dakika sonra o da kalmadı. Ağaç gölgelerinde az bir dönüşten sonra bir kavşağa yaklaştım.
Kavşağa yaklaşırken baktım herkes sağa sapıyor. Oradaki görevliye işaret ettim, sordum. O da sağı gösterince, ben de daldım sağa. Hatta yaya yolundan geçiyorum kaldırımı falan, aksiyonlar. Bir daha bas bas dur.
Yarışın rotasını önceki gün gezmiştik ama benim gittiğim yol benzememeye başlamıştı. Yarış da 44 mü, 47 kilometre miydi neydi ama ben bu mesafeyi de geçtim. Yol kenarında tektük bisikletçiler de gördüğümden hiçbir şeyden şüphelenmiyordum. 😀
Sonra baktım ki mesafe 50’yi falan geçti… Bir şeyler ters gidiyordu. Saat rotadan çıkıldı uyarısını çoktan vermişti aslında ama, herhalde son anda rotayı değiştirdiler kafasıyla gidiyordum ben. Gördüğüm bir yaşlı bisikletçiye sordum ki, benim karıştırdığım kısmı orada anladım. 😀 Ben yarışa kısa parkur için başvurmuş ve yarışmaya başlamıştım ama uzun parkura sapmışım o döndüğüm kavşakta.
Bu önemli bir hataydı tabi. Hani performans olarak muazzam antrenmana sahip değildik, uçmuyor kaçmıyorduk ama katılan pek çok kişiden de iyi kıvamdaydık. Zaten hedefimiz de ilk 100 idi sadece. Yarışın bittiği mesafeden daha fazla sürmüş olup böyle bir şey de imkansızdı artık. Uzun parkuru sürmeyi düşündüm. Döndüğümde diskalifiye olmuş olabilirdim hani. Çok da önemli değildi. Ancak muhtemelen yarışı bitiren diğer arkadaşları bekleteceğimden de bunu uygun görmedim. Sonra da döndüm geri. 😀 Tabi o hatalı kısımda nasıl sürmüşsem de, birkaç segmentte ilk 10’daydım hani. 😀
Geri yola çıktığımda da arkadaşlar aramaya başladı, nerede olduğumu sormak için. Teorik olarak bitirmiş olmam lazım sonuçta. Dedim ben geliyorum. 😀 Bizi geçeli bir saat oldu, nereye kayboldu bu diye düşünmüşlerdir hani. Geri sürmek bir işence gibiydi aslında, moral motivasyon sıfır. Uzun yarışçılarını toplayan süpürge aracının yanından geçip geldim finish noktasına ve yarışı bitirdim. Tabi 20 kilometreye yakın daha fazla mesafe yapıp, 64 KM sürerek bitirdim. Kısa parkura katılıp, kendime orta parkur açtım gibi bir şey oldu. İlle her yerde bir çıkıntılık yapmak lazım değil mi… 😀
Yarışı 400 küsürlerde sıralama ile bitirmiştim. Diğer arkadaşların sıralamasına göre, yarışı normal parkurumda bitirsem 85. civarı gibi bir sıralama ile bitireceğim. Hani hedeflediğimiz 100’ün altına bir kişi girmiş olacaktı, üstün navigasyon tekniklerimi kullanmama inadım yüzünden olmadı. 🙂

Yarış sonrası etkinliklerine katıldık, tandem bisiklette 200 küsür kadans yaptık, tıkındık ettik. Hotele dönüp, hazırlandık, toparlandık, geri yola çıktık.
Her ne kadar hedeflenenle alakasız bir sonuçla gelmiş olsam da, sürmeyi öğrendiğimden beri düşündüğüm şey, bisiklet sürmenin çok zevkli bir şey olduğu. Ve belki Veloturk Granfondo Çeşme 2017 yarışı da en aşırı zevk aldığım bisiklet yarışı olmuştur.