BÄ°R TAKSÄ° YOLCULUÄžU

____________________________________________________________________

Bir arkadaştan bir mail geldi. Şu mail alemine mail adreslerini toplayıp satan adres tüccarlarının saldığı mailler olurya anladığım kadarıyla bu da onlardan biri. Maili başkalarına da gönderip adres tüccarlarının ekmeğine bal sürmemek içi ben de maili başkalarına göndermek yerine mailin içeriğini buraya koydum. Aslında koymayacaktım ama içeriği hoşuma gitmişti. Buyrun siz de okuyun:

Yirmi yıl önce geçimimi taksicilik yaparak kazanıyordum. Bir keresinde,saat sabaha karşı 02.30’da bir yolcu aldım; adrese vardığımda, giriÅŸ katındaki bir pencerede görülen tek ışığın dışında bütün bina kapkaranlıktı.Bu ÅŸartlar altında, çoÄŸu taksi ÅŸoförü bir iki sefer korna çalar, bir
dakika bekler, sonra çeker giderdi.

Fakat ben, taşıma aracı olarak yalnızca taksiye bağlı pek çok fakir insanla karşılaşmıştım. Eğer etrafta tehlike kokusu yoksa, her zaman kapıya
giderdim. Bu yolcu belki de benim yardımıma ihtiyaç duyacak biridir, diye düşünürdüm kendi kendime.

Onun için kapıya gittim ve çaldım, “Bir dakika”, diye yanıt verdi zayıf,yaÅŸlıca bir ses. Yerde birÅŸeyin sürükleyerek çekildiÄŸini duyabiliyordum.

Uzun bir aradan sonra, kapı açıldı. Önümde 80’li yaÅŸlarında, ufak tefek bir hanım duruyordu. Sanki 1940’ların filmlerinden çıkmışçasına, emprime bir elbise giymiÅŸti ve başına da ön tarafına tül tutturulmuÅŸ yuvarlak bir ÅŸapka takmıştı.

Yanında küçük, plastikten bir valiz vardı. Daire sanki içinde yıllardır hiç yaşanmamış gibi bir görünüme sahipti. Bütün eşyalar çarşaflarla örtülüydü. Duvarlarda saat, süs eşyası ya da tezgahın üzerinde kap-kaçak yoktu. Köşede, içi fotoğraf ve cam bardaklarla doldurulmuş bir karton kutu duruyordu.

“Çantamı arabaya kadar taşır mıydınız?” dedi. Valizi arabaya götürdüm, sonra kadına yardım etmek üzere döndüm. Koluma girdi ve yavaşça arabaya
yürüdük. Nezaketimden ötürü teÅŸekkür edip duruyordu. “Bir ÅŸey deÄŸil”, dedim ona. “Ben yalnızca anneme nasıl davranılmasını istiyorsam yolcularıma o
ÅŸekilde davranmaya gayret ediyorum.”

“Ah, ne kadar iyi bir çocuksun sen,” dedi. Arabaya bindiÄŸimizde, bana adresi verdi, sonra, “Åžehrin içinden gitmemiz mümkün mü?” diye sordu.
“Orası kestirme deÄŸil,” diye cevap verdim hemen.
“Benim için fark etmez,” dedi. “Acelem yok. Güçsüzler yurduna gidiyorum.”

Dikiz aynasından baktım. Gözleri parlıyordu. “Ailemden kimse kalmadı,” diye sözünü sürdürdü. “Doktor çok fazla zamanım kalmadığını söylüyor.”

Yavaşça uzanıp taksimetreyi kapattım.”Hangi yoldan gitmemi arzu edersiniz?” diye sordum.

Ondan sonraki iki saat boyunca şehirde dolaştık. Bana bir zamanlar, asansör işletmeni olarak çalıştığı binayı gösterdi. Yeni evlendiklerinde kocasıyla
birlikte oturdukları mahallede gezindik. Arabayı, genç kızlığında dansa gittiği bir zamanlar balo salonu olan mobilya ambarının önünde durdurmamı istedi.

Arada bir belirli bir binanın veya bir köşenin önünden geçerken yavaşlamamı rica edip, gözlerini karanlığa içine dikerek, hiç bir şey söylemeden öylece oturup baktı.
GüneÅŸin ilk ışıkları ufukta belirmeye baÅŸlamıştı ki, birden “Yoruldum. Gidelim artık,” dedi.
Sessizlik içinde bana vermiş olduğu adrese gittik. Sütunlu girişi olan alçak bir binaydı, hastaların iyileşmek için gittiği sağlık evlerine benziyordu.
Araba durur durmaz, iki hademe çıkarak yanımıza geldi. Merak ve dikkatle kadının her hareketini izliyorlardı. Onu bekliyor olmalıydılar. Bagajı açarak küçük valizini kapıya götürdüm. Kadın tekerlikli iskemleye oturtulmuştu bile.
“Borcum ne kadar?” diye sordu, çantasına uzanarak.
“Borcunuz yok,” dedim.
“Geçiminizi saÄŸlamanız gerek,” diye cevap verdi.
“BaÅŸka yolcular var,” dedim. Neredeyse hiç düşünmeden eÄŸildim ve onu kucakladım. Bana sımsıkı sarıldı.
“YaÅŸlı bir kadına küçük bir mutluluk yaÅŸattınız,” dedi. “TeÅŸekkür ederim.”
Elini sıktım, sonra loş sabah ışıklarının içine yürüdüm. Arkamda bir kapı kapandı. Bir hayatın kapanış sesiydi bu.
O vardiyamda artık hiç müşteri almadım. Amaçsızca, düşüncelerimde kaybolmuş dolaştım. Günün geri kalan kısmında hemen hiç konuşamadım. Ya o kadıncağız öfkeli bir şoföre ya da vardiyasını bitirmek için acele eden bir şoföre rast gelseydi? Ya ben yolculuğu reddetseydim veya bir kere korna çalıp sonra da çekip gitseydim?
Şöyle bir yeniden gözden geçirdiğimde, aklıma hayatımda bundan daha önemli yaptığım bir şey gelmedi.
Hayatımızın önemli anların etrafında geliÅŸtiÄŸini düşünmeye ÅŸartlanmışızdır. Fakat önemli anlar bizi genellikle habersiz yakalar — baÅŸkalarının önemsiz sayabileceÄŸi bir biçimde güzelce paketlenmiÅŸ olarak.

İNSANLAR NE YAPTIĞINIZI VEYA NE SÖYLEDİĞİNİZİ TAM OLARAK HATIRLAMAYABİLİRLER, FAKAT KENDİLERİNİ NASIL HİSSETTİRDİĞİNİZİ DAİMA HATIRLARLAR.

Bunu on gün içinde on kişiye gönderirseniz sürprizli hediyeler kazanmazsınız. Fakat belki dünyanın biraz daha sevecen ve biraz daha merhametli olmasına yardım etmiş olursunuz.(Bu da mailin sonundaki mailin başka kişilere gönderilmesini isteyen kısım. Aman siz gönderirseniz sakın göndereceğiniz adresleri Bcc kısmına yazarak gönderin.)

Yorum yok

Henüz bir yorum yok.

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz