Yuvarlakçay’a Hes istemiyoruz

____________________________________________________________________

Ä°nsanoÄŸlu geçmiÅŸini geleceÄŸini düşünmeden üremeye, tavÅŸanlar gibi çoÄŸalmaya devam ediyor. Tabi yeni gelenlere de insanca yaÅŸam ortamı saÄŸlama amacı gereÄŸi sürekli yatırım sürekli bir ÅŸeyler yapılması gerekiyor. Mesela günlük hayatımızda en çok kullandığımız enerji türü elektrik enerjisini üretmek için devamlı olarak yeni santraller kuruluyor nükleer enerji santralleri planlanıyor, tartışılıyor vs. Tabi bunlar da ne yazık ki istense de istenmese de doÄŸaya zarar vermeden yapılmıyor. Böyle bir santrali bölgesinde istemeyen bir halk da Yuvarlakçay’ı korumak için uÄŸraşıyor. Hatta sitelerinde şöyle bir ÅŸey de gördüm, çok iyi bir slogan; “Yuvarlakçay geçilemez.

Elektrik santralleri arasında ilkokulda bize benimsetilen en iyi santraller hidroelektrik santralleriydi. Termik santraller kömür yakar, duman çıkarırdı. Nükleer santrallerde nükleer maddeler yanar, atıkları radyasyon yayar ve bu yüzden tehlikeli idiler. Halbuki hidroelektrik santralleri su ve güneÅŸ gibi yenilenebilir kaynaklar sayesinde çalıştıklarından hem doÄŸaya zarar vermemekteydiler, hem de yenilenebilir enerji ile çalıştıklarından çok daha uzun yıllar kullanılabilirlerdi…

Biz büyüdükçe iÅŸin öyle olmadığı ortaya çıkmaya baÅŸladı. Barajların çok geniÅŸ alan kaplayan verimli toprakları sular altında bırakabildiÄŸini öğrendik. Hasankeyf vs. dünya mirası sayabileceÄŸimiz yerlerin çevreye/insana saygısız, güç ve para hırsı içinde boÄŸulan birileri sayesinde sularca yutulabileceÄŸini gördük. Burada yaÅŸayan halkın cebine iki kuruÅŸ para verilerek ÅŸehirlere kovulduÄŸunu gördük. Ha bir de baktık ülkemiz erozyon bölgesi, her yıl bir Kıbrıs adası kadar toprağı denizlere taşıyor nehirlerimiz. Ne oldu, bu toprak barajlarımızda birikmeye baÅŸladı, onların ömürlerini kısaltmaya baÅŸladı. 250 – 300 yıl kullanılabilecek barajlar bu nedenden dolayı 50 yılda devre dışı kalabiliyormuÅŸ bunu öğrendik. Sonuç olarak ÅŸu an biliyoruz ki hidroelektrik santralleri de hiç masum enerji üretim yöntemi deÄŸiller.

Elektrik enerjisi doÄŸada ÅŸimÅŸek, yıldırım, canlıların sinirlerinde, çeÅŸitli balıklarda ve çeÅŸitli maddeler arasında sürtünme sonucu oluÅŸması dışında yeri olan bir enerji deÄŸil. Biz ise ona dayalı bir uygarlık kurarak doÄŸaya pek de dost olmayan bir ÅŸeyi ona entegre etmeye çalıştık. Bir bakıma da baÅŸarılı olduk; artık her iÅŸimiz onun sayesinde çok kolay, çünkü her iÅŸimizi onun  yardımıyla yapabiliyoruz, artık her yerde var o… Onsuz olamıyoruz… Ve onsuz olamayan nesil kalabalıklaÅŸtıkça da ona ihtiyaç artıyor ve daha fazla üretim gereÄŸi ortaya çıkıyor.

Ä°nsanoÄŸlu günümüzde %99,99999999999 elektriÄŸe bağımlı bir hayvan cinsi. 😀 Onsuz hayat çok daha zor ve yaÅŸanmaz geliyor. Sayısız faydası var, saymaya ömürler yetmez… Ama ne yazık ki onu üretmek zor bir iÅŸ. Devasal barajlar yapman gerekiyor, büyük bacalı termik santraller gerekiyor ki devasal kömür yığınlarını yakıp elektrik üretebiliyor, devasal boyda reaktörler gerekiyor ki nükleer enerjiden elektrik elde edebil… Bunlar doÄŸal ÅŸeyler; insanoÄŸlunun elektriÄŸe ihtiyacı var ve bir ÅŸekilde onu üreterek ihtiyacı karşılamak zorunda. Ä°lkel bir yaÅŸam biçimine dönülemez bu zamandan sonra.

Ancak insanda içinde doğduğu, yaşadığı ve öldüğü çevreye saygı ve sevgi ve az bir teşekkür olmayınca, bir de inanılmaz bir para ve güç hırsı içinde boğulunca ne yazık ki bu enerjiyi üretmek adına/bahanesiyle doğayı mahvediyor. Doğa milyonlarca yıldır bu elektrik santralleri var olmadan bu zamanlara gelmiş. Ancak insanlardaki aptal hırslar nedeniyle ne yazık ki bahsettiğimiz doğanın gelmişi kadar geleceği olmayacak. Veya en azından bizimle olmayacak bu gelecek. Doğa milyonlarca yıldır var ve biz de sınırımızı aştığımızda biliyoruz ki bizi üzerinden silkinip atmaya çekinmeyecek Dünya gezegenimiz.

Yuvarlakçay ile ilgili durum da nehri korumak isteyen doÄŸa sever halkın para ve güç hırsı içinde boÄŸulan zavallılarla savaşı. Bu zavallılar MuÄŸla’nın KöyceÄŸiz ilçesi yakınındaki Yuvarlakçay’a hidroelektrik santral kurmak niyetindeler. Bu santral arkasında büyük bir alanı sular altında bırakacak, buradaki doÄŸal yaÅŸamı mahvedecek. Bunun karşılığında ise bizim zavallılarımız santralin yapımında elde ettikleri parayı doma doma yeyip pislik dolu midelerine indirecek. Santralde elektriÄŸi üretip satma iÅŸini kim yapacak vs. bilgim yok tam, o yüzden o konuya karışmayacağım. Neyse santralimiz için kurulan baraj 50 yıl sonra toz toprak çer çöp ile dolmuÅŸ olacak. Bu durumda yeterince su birikemeyeceÄŸi için baraj çalışamaz hale gelecek. Düzenli elektrik üretimi imkansız olacak. Ve baaaammmm, çöpe giden milyonlarca lira para, aÄŸzına edilen doÄŸa vs. her ÅŸey yarım asır kadar sürede uçup gitmiÅŸ olacak ve geriye baraj kalıntıları kalmış olacak…

İtinayla doğa katledilir. Yuvarlakçay Hes Nöbeti'nden aldığım bir resimdir, dilerim kızmazlar. :)

İtinayla doğa katledilir. Yuvarlakçay Hes Nöbeti'nden aldığım bir resimdir, dilerim kızmazlar. 🙂

Ä°ÅŸte Yuvarlakçay için yapılmaya çalışılan ÅŸey de bu bölgeye baraj yapılmasını engellemek ve bölgeyi korumak. Bu sebeple nöbet tutuyor adamlar. Evet, ciddi ciddi nöbet tutuyorlarmış. Kar kış demeden… Binlerce yılda oluÅŸmuÅŸ doÄŸanın ciÄŸeri üç kuruÅŸ etmez birilerince birkaç yılda mahvetmesine ne hakkı olduÄŸunu anlayamıyorlar bizim gibi. Böylelikle de bölge için ellerinden geleni yapıyorlar. Hatta öyle ki bu yazıyı Meren‘de görüp yazmaya karar verdiÄŸim 7 Nisan 2010 günü (dün) olan bir geliÅŸme ile ilgili bölgede santral kurma kararının yürütmesi durdurulmuÅŸ. Yani santral yapım kararı ÅŸu an için durdurulmuÅŸ oldu. Artık gerekli merciler durumu inceleyip ne olacağına karar verecek ve ya santral hayalleri baÅŸka bir bölgeye kayacak, ya da santral yerine dikilecek. Tabi bu durumda daha pek çok engelle karşılaÅŸacağı muhtemeldir. Bölgeyi savunanları durduramayacaklardır.

Amacım iÅŸte sizi böyle bir ÅŸeyler olduÄŸundan haberdar etmekti. Aslında TV’den vs. uzak olduÄŸumdan benim de pek bir ÅŸeyden haberim olmuyor ama, elime geleni deÄŸerlendiriyorum iÅŸte. 🙂

Yuvarlakçay’ı korumak için Yuvarlakçayı Koruma Platformu adında bir platform çalışma yürütüyor, linke tıklayıp lütfen bir inceleyiniz. Bir de konuyla ilgili Yuvarlakçay Hes Nöbeti adlı blogu da takip edebilirsiniz. Ben sadece genel bir ÅŸeyler yazdım ama bu iki baÄŸlantıdan çok daha fazla bilgi alabilirsiniz.

Ayrıca konuyla ilgili tepkinizi göstermek için de ÅŸuradaki imza kampanyasını imzalayarak siz de bir aktivite yapmış olursunuz. Ä°mza sayfasından sonra bağış isteyen bir sayfa çıkıyor ama bizim buna aldırmamız ÅŸart deÄŸil. Burada geri gidebilir ya da sekmeyi kapatabiliriz. Åžu an yürütme durdurulmuÅŸ olsa da daha ileride neler olacağını bilemeyiz, tekrar devreye girebilir bir ÅŸeyler ile. Bu sebeple ne kadar imza o kadar birilerine az köfte… 🙂 Ä°mza için sayfadaki ilk kutucuÄŸa isim, ikincisine e-posta adresi ve üçüncüsüne de isteÄŸe baÄŸlı bir yorum girmek gerekli. Benim girdiÄŸim yorum aÅŸağıdadır, isteyen kopyalayıp gönderebilir.

Yuvarlakçay gibi doğa harikası bölgelerimizin güç ve para hırsı sebebiyle geçici elektrik üretme bahaneleri olarak kullanılmalarını istemiyoruz. Bir süre sonra bu bölgeden sadece bir doğa enkazı kalacak, üretilen enerji bu bedeli ödemeye yaklaşamayacaktır bile. Bu enerji en az zarar verilerek en çok kârlı nerede üretilebilecekse orada üretilmeli, doğa harikalarına en yüksek zararı vererek en kârsız yerlerde değil. Binlerce yılda oluşmuş bir güzelliği, insanlığın sadece enerji ihtiyacı için mahvetmesine hakkı olduğunu düşünmüyorum.

Peki santral inşa edilmezse? Santral yapılmazsa başka bir yere bir santral yapılması ne yazık ki şart. Ülkemiz şu anda yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili çalışma yapabilecek yeterlikte değildir bence. Her tarafa rüzgar türbinleri, güneş panelleri kuramayız henüz. Denizlerde rüzgar tarlaları kuracak para da bizde nerede! Bizde sadece şirketokrasiye para aktaracak akıl ve onlara verecek kadar para var. Hidroelektrik santralleri ne kadar yenilenebilir olsa da kapladıkları alan ne yazık ki kaçınılmaz olarak korkunç sonuçlara sebep oluyor. Mesela Çin de artan nüfusunun talebi için devasal santraller kuruyor. Ancak bu santraller kuruldukları bölgelerdeki deprem riskini bile arttırıyor. Ciddi bir depremde baraj duvarındaki bir çatlaktan sızan suyun önüne geleni kapıp gitmesi de kaçınılmaz. Ne kadar üstün mühendislik çabaları gösterseniz de bu tür tehlikeler olası şeyler. Bu sebeple bundan kaçamayız. Önemli olan en az zarar vererek, en güvenilir ve verimli (enerji üretimi açısından) bölgeye gidip santralleri kurmak, kimseye elektriksiz yaşayın demiyoruz.

2 Yorum

  • Yazan: E. Ali, 11 Nisan 2010 @ 9:05 am

    Duyarlılıkla yazmışsın, okunası bir yazı olmuÅŸ. DoÄŸanın katledilmesi yurdumuzda geçmiÅŸte çok daha yoÄŸun ve yoÄŸun bir çeÅŸitlilikte yaÅŸanmış ÅŸimdi halen çiÅŸitli sebeplerle devam ediliyor. Ormanların büyük çoÄŸunluÄŸu yok edilmiÅŸ. Bazen tarla açma niyetiyle geniÅŸ alanlar nerdeyse çölleÅŸtirilmiÅŸ, bazen Rize’de olduÄŸu gibi olaÄŸanüstü büyük bir coÄŸrafyanın bütün aÄŸaçları yok edilmiÅŸ onların yerine çay ekilmiÅŸ. Çay suni gübreyi getirmiÅŸ, suni gübre rize derelerini zehirlemiÅŸ, pekçok böcek türü yok olmuÅŸ, zincirleme olarak çok çeÅŸitli hayvanlar ortadan kalkmış. Daha çok ÅŸey sayılabilir. Tekstil için pamuk lazım, dolayısıyla maki alanlarının yerine pamuk tarlaları gerekiyor.. Daha çok çok ÅŸeyler sayılabilir.

  • Yazan: FeRHaD, 11 Nisan 2010 @ 9:54 pm

    Uğradığın için teşekkürler, özlemiştik seni. 🙂
    Hele pamuk korkunç bir bitki ya, geçen hafta coÄŸrafya öğretmenimiz bahsetmiÅŸti. Aral Gölü havzası mı neresi sırf bu bitki ile kurutuluyormuÅŸ diye, ve ülkemizdeki yetiÅŸtirilmesini eleÅŸtirmiÅŸti, yağış sevmese de çok su isteyen bir bitki diye…
    Ne yazık ki halkımızda yeterli bilinç oluÅŸmamış, aslında eminim eskiden vardı ama daha sonraları her ÅŸeye daha kolay ulaÅŸmaya baÅŸlayınca olan biraz ÅŸey gitti. En ucuz ve zahmetsiz para nasıl gelirse gelsin, ona bakıyor herkes. Torunlarına nasıl bir dünya bıraktığını hiç düşünmeden…

Bu yazıya bağlantılar

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz