Gitti ormanlarımız gitti

____________________________________________________________________

Ergenekon vs. oyalanırken başka şeyler de oluyormuş meğerse. Bir süre önce gelen bir e-posta gözüme ilişti. E-posta tema vakfından gelmişti. 2B ormanlarımızla ilgili. Hani zorla satılarak birilerine para getirmesi beklenen ormanlar veya orman vasfını kaybetmiş alanlar. Aşağıya bu e-postayı ekledim, size de gelmediyse okuyabilirsiniz:

5831 SAYILI KANUN SONRASI ORMANLARIMIZ ve 2B SORUNUNDA GELÄ°NEN NOKTA

1. 5831 Sayılı Tapu Kanunu Ä°le Bazı Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun 15.01.2009 tarihinde TBMM’de kabul edilmiÅŸ ve 26.01.2009 tarihinde de CumhurbaÅŸkanı’nca onaylanarak yürürlüğe girmiÅŸtir. Toplam 11 maddeden oluÅŸan bu kanunun uygulama ile ilgili iki maddesi çıkartıldığında geriye kalan dokuz maddenin sadece bir maddesi Tapu Kanunu ile ilgili olup, diÄŸerleri ise dört madde ile Orman Kanunu ve ikiÅŸer madde ile de Kadastro ve Harçlar Kanunu ile ilgili düzenlemelerdir. Görülmektedir ki aslında bu; Orman Kanunu ve Kadastro Kanununda yapılan bir düzenleme olup Kanunun adı ile içerik ve amacı birbiriyle uyumlu deÄŸildir. Bu husus, kanun yapma (kodifikasyon) sistemine uygun deÄŸildir. DoÄŸrusu Kanunun amacının adında yer almasıdır. Kanuna yöneltilecek ÅŸekli, ama ilk eleÅŸtiri budur.

2. Kanunun 2. maddesinde yer alan, 6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesine yapılan; “Ancak, henüz orman kadastrosuna baÅŸlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliÄŸini kazanır.” eklemesi kesinlikle Orman Kanununa ve Anayasanın 169. maddesine uygun deÄŸildir. Bu düzenleme ile fiilen Orman Kadastro Komisyonları iÅŸlevsiz hale getirilmekte, ormanların; uzmanlığı orman olmayan kiÅŸilerce belirlenmesine yol açılarak orman varlığının azalmasına sebep olabilecektir.

3. 5831 Sayılı Kanunun 3. maddesi ile Orman Kanununun 9. maddesine; “3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna baÅŸlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleÅŸmiÅŸ olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluÅŸan kadastro ekibince düzeltilir. DiÄŸer vasıf ve mülkiyet deÄŸiÅŸikliÄŸi dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluÅŸuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeÅŸ günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.” ÅŸeklinde yapılan düzenleme ile orman kadastrosundaki muhtelif hataların düzeltilmesi hedeflenmiÅŸtir. Burada iki tarafı keskin bir kılıç vardır. Bu kılıcın ormanlar lehine mi, yoksa aleyhine mi iÅŸleyeceÄŸi belirsizdir. Özellikle bu eklenen maddenin birinci cümlesi kesinlemiÅŸ orman haritalarındaki yüzölçümü hatalarının düzeltilmesini kadastro komisyonlarına bırakması oldukça risklidir. Bu tip yanlışlıkların düzeltilmesi mutlaka orman kadastro komisyonları tarafından yapılmalıdır. Çünkü mutlaka uzmanlığın gerekeceÄŸi bir düzeltmedir.

4. Orman Kanunun 45. maddesinde yapılan değişiklikle eskiden orman kadastro komisyonlarının yapmış olduğu kadastro çalışması bundan böyle genel kadastro ekiplerince yapılacaktır. Ayrıca benzer şekilde Kanunun 9. maddesinde yapılan bir düzenleme ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa Geçici 7. madde eklenerek orman kadastro komisyonlarınca başlanılmış orman kadastrosu faaliyetlerinin tamamlatılması görevi de yine genel kadastro komisyonlarına bırakılmaktadır. Bu, yukarıda 2. maddede açıkladığımız gibi orman kadastrosunun bütünüyle etkisizleştirilmesi ve işlevsizleştirilmesi sonucunu doğuracaktır. Elbette ki bunun ormanların lehine olduğunu söylemek mümkün değildir.

5. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 1. fıkrası aynen aÅŸağıya alınmıştır:

“6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla deÄŸiÅŸik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla deÄŸiÅŸik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduÄŸu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diÄŸer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.”
Bu madde içerisinde geçen “fiili kullanım durumunda olanlar” hepimizin bildiÄŸi gibi “orman iÅŸgalcileri”dir. Orman Kanununa göre iÅŸgal bir suçtur. Suç iÅŸlemiÅŸ kiÅŸileri kadastro tutanağının beyanlar hanesine yazmak, suç iÅŸleyen kiÅŸileri hem ödüllendirmek, hem suç vasfını ortadan kaldırmak ve hem de yeni suçları teÅŸvik etmekten baÅŸka bir iÅŸe yaraması düşünülemez. Bu madde açıkça orman varlığını azaltıcı nitelikte olduÄŸundan Anayasanın 169. maddesine aykırıdır.

6. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 2. fıkrası aynen aÅŸağıya alınmıştır:
“Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.”
Orman hukukunda kadastrosu yapılmış yerlerde ikinci kadastro men edilmiÅŸtir. Bu Kanun ile, yine bu Kanun gereÄŸi yapılacak olan uygulamanın ikinci kez kadastro çalışması sayılmayacağı ÅŸeklinde bir kanun hükmü oluÅŸturulması, kiÅŸiye veya belli bir zümreye mahsus yasal düzenleme oluÅŸturmak anlamındadır. Bu, Anayasamızın 2. maddesindeki “Hukuk Devleti” ve 10. maddesindeki “kanun önünde eÅŸitlik” ilkesine açıkça aykırıdır.

7. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 4. fıkrası aynen aÅŸağıya alınmıştır:

“Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiÅŸ olduÄŸuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu iÅŸlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.”

Burada 5. maddede açıkladığımız hususlardan kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine fiili kullanıcıların adının yazılması hukuksuzluÄŸu bir adım öteye daha taşınarak fiili kullanım durumlarına göre “ifraz ve/veya tevhit” de yapılabileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir. Bu, fiili iÅŸgalcilerin iÅŸgal ettikleri alanları tapu parseline çevirme iÅŸlemidir. Yine 5. maddede açıkladığımız gibi orman varlığını azaltıcı mahiyetteki deÄŸiÅŸiklik kesinlikle Anayasanın 169. maddesine aykırıdır. Bu fıkrada orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hataların da bu esaslara göre düzeltileceÄŸi hükme baÄŸlanmıştır. Aynı gerekçeyle bu düzenleme de Anayasaya aykırıdır. Ãœstelik bu iÅŸlemler daha önceki tescil durumları hiçe sayılarak yapılacaktır. Devlet dediÄŸimiz varlığın temel iÅŸlevlerinden birisi olan tapu sisteminin ve güvencesinin bu hükümle tartışılır hale getirilmesi son derece sakıncalıdır.

8. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 5. fıkrası aynen aÅŸağıya alınmıştır:

“Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil iÅŸlemleri, 3194 sayılı Ä°mar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.”

Görüleceği üzere kadastro, ifraz ve tescil işlemlerinde İmar hukuku ve toprak koruma hukukunun geçersiz kılınması, açıkça yapılan bu düzenlemelerin plan hukukunun dışında tutulması demektir. Bu madde; bir yönüyle toprak mülkiyetini düzenleyen 44. ve tarım ve mera hukukunu düzenleyen 45. maddesine aykırılık teşkil ederken, diğer yandan da Anayasamızın planlama ile ilgili 166. maddesine aykırıdır.

Sonuç olarak; 5831 sayılı Kanun 2B olarak tanınan sözde orman vasfını kaybetmiş, gerçekte ise kaybettirilmiş ama hala orman hukuku ve rejimi altında olan orman arazilerinin satışını kolaylaştırmak için yapılmış bir düzenlemedir. Elbette bu Kanun bir satış kanunu değildir, ama arkasından gelecek ve açıkça Anayasaya aykırı olarak satışı içerecek olan Kanunun uygulamasına zaman ve imkan kazandırmak için çıkartılmıştır.

Bu Kanun; Anayasanın 2 (Hukuk Devleti), 10 (kanun önünde eşitlik), 44 (toprak mülkiyeti), 45 (tarım ve meraların korunması), 166 (planlama) ve 169uncu (ormanların korunması) maddelerine açıkça aykırıdır.

Saygılarımızla;
Toprağına Sahip Çık !    TEMA Vakfı

Sonuç olarak ormanlarımız ticari bir malzeme halini alıyor. Kolayca burada orman ölmüş deyip orada isteneni yapmak artık mümkün. Ãœstelik yasalara aykırı olduÄŸu belli halde. Zaten artık pek fazla ormanlık alan kalmamışken dünya da, (Türkiye’de durum daha da kötü) bizimkiler elde olanı da yok etmeye ve ticari amaçlarla kullanmaya çalışıyor. Ormanları bu ÅŸekilde yok etmek de acaba Allah’ın emirleri arasında mı, ben hatırlayamadım. Hel ebu zamanlarda en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri ormanlar, bizimkiler ise böyle bir yasa ile son sözü söylemiÅŸler; “Ormanlar gereksizdir, istendiÄŸi gibi ticari amaçla kullanılabilirler.”.

Yorum yok

Henüz bir yorum yok.

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz