Haftasonu yürüyüşü planımı mevsimden dolayı yine yapmayı düşündüğüm yerde yapmamaya karar verdim. Doğrusu aklıma koymuştum, rota inceliyordum. Sonradan mevsimle ilgili olumsuz yorumlar gördükçe, zaten gitgide zaman kaybettiğimden salla gitsin, gidip yakınlarda bir yerde gezineyim dedim. Yine Saray Güngörmez mahallesi etrafı ormanlarda dolaştım. Orman içindeki bir dal kırılma sesleri hariç de bir heyecan yaratan bir şey olmadı. Muhtemelen bir domuz koşturdu o esnada.
Trakya’da kale kavramına en yakın yapılardan biri Osmançe Kalesi, Kırklareli’nin Vize ilçesinin Kömürköy ile Balkaya köyleri arasında yer alır. Uzun zamandır da gidip görmek istiyordum burayı.
Akşam saatleri yaklaşırken güne bir yürüyüş sıkıştırmam gerekiyordu. Çok uzaklaşmadan Güngörmez tarafında bildik yerlerde değişik bir yürüyüş yapmaya karar verdim.
Garmin Fenix serisi cihazlar gibi harita desteği olan cihazlarda harita ekranında uydu görüntüsü görmek istiyorsanız izleyebileceğiniz yolla ilgili bir video hazırladım.
Google Earth ile oluşturacağınız 1024 x 1024 çözünürlükten düşük bir çözünürlükteki uydu görüntüsü barındıran KMZ biçimindeki harita verilerini Custom Maps özelliği olan Garmin cihazlar gösterebiliyor. Yani uydu görüntüsü olarak kullanabiliyorsunuz. Bildiğim kadarıyla da çok eski cihazlar hariç hemen her cihaz destekliyor bunları.
Çok özenerek ve planlayarak hazırladığım bir video olmadı tabi. Atladığım şeyler var mutlaka ama genel olarak olay böyle.
Bilgisayarda oyun oynamayı pek sevmem. Güzeldir ama zaman alır ve o zamanı daha işe yarar şeyler için değerlendirebilirim diye düşünürüm. Ancak oyun hikayeleri ve oyunların görsel ortamları ilgimi çeker. Bu ilgimi de bilgisayarda bir şeyler yaparken Youtube’tan oyun oynanış videoları açarak gideririm arada. Bugün de Half Life ile ilgili el yapımı bir belgesel çıktı karşıma.
Her yapılan plan gerçekleşme sürecinde plana uygun gitmeyebiliyor. Haftasonu da böyle bir planla böyle bir koşu yaptık. Hedefimiz Kırklareli, Vize’deki Kazandere Barajı etrafında bir tur atıp atamayacağımızı görmekti. Mesafe olarak çok derdimiz yoktu ama iyi bir mesafe ortaya çıkacağı ortada idi.
Yıllar önce, tahminen 12 – 13 yıl önce izlediğim bir filmdi. O zaman yazma ihtiyacı hissetmemiştim ama, şimdi bir yazmaya niyetlendim nedense. Daha TV8’in çakma Türk HD kanallarından daha fazla bant genişliği ile SD yayın yaptığı yıllar (8 vs. 5 Mbit.) Bir kış günü, TV’nin karşısında balık konservesi yemiştim sanırım izlerken. Geçende Feysbuk’ta Muammaer abi paylaşınca tekrar oturum izledim bu gece. Bu sefer tavuk konservesi yedim. .ıIı.
Youtube’ta denk gelince izlediğim bir film. İmam hatip mezunu bir motorcu bir arkadaşının hatırı için bir köyde geçici olarak imamlığa başlıyor. Arkadaşı da ölmek üzere olduğundan reddetmek istemiyor. İmam hatip mezunu ama bunu çevresinden saklamış, çevresi bunu bilmiyor. Sürdüğü hayat da pek imam hatipte öğrendiklerine uygun bir hayat değil, çelişkileri var. Yeni imamın gelişine ahali seviniyor ki, kendilerine namaz kıldıracak yeni bir imamları var artık. Tabi motorcu imamı köydeki bazı kişiler pek hoş karşılamıyor. Bir de motora köyün genç kızlarından birini bindirince işler iyice karışıyor. Din, ahlâk, modern yaşam gibi konuların arasında pinpon topu gibi dolaşan bir yapım işte. Mükemmel bir film değil. Konudan iyi bir şeyler çıkarılmaya çalışılmış. Ama bir süre sonra olayları tahmin edebilmeye başlıyorsunuz, oyunculuklar eh işte… İzlediğime pişman mıyım? Değilim…
Yerli yapım film ve dizileri genel olarak çok sevmem. Genelinde çoğu yoğun aşk, ilişki etrafında dönen yapımlar oluyor. Benim de ilgimi çeken bir tarafı olmadığı için pek izlemem. Bu film de Youtube’da birkaç kısa videosu karşıma çıktı parça parça. Onlara denk gelip izledikten sonra da tamamını izledim. İzlediğime de hiç pişman değilim. 🙂
Yaklaşık 15 sene önce, henüz VCD oynatıcıların yeni yeni ülkede yaygınlaşmaya başladığı dönemde duymuştum sesini. Pazardan alma, içi kaçak 140 küsür yabancı şarkı MP3 dolu bir CD’de idi. CD’yi ilk kurcalarken grubunun şarkılarını duysam da hiç ilgimi çekmemişti başta. Her ne kadar rak ve metal müzikler dinlesem de aslında benim tınım baslı melodik trans, tekno temell şarkılardır hani. Zamanla arada o CD’de denk geldikçe duymaya alışmaya başladım sesini.