Memleketimden Manzaralar
Aşağıda da yurdumuz insanlarından bazı manzaralar. 😀

Cesur bir abimiz: Recep Roleksoğlu.
Aşağıda da yurdumuz insanlarından bazı manzaralar. 😀
Cesur bir abimiz: Recep Roleksoğlu.
Bildiğiniz gibi televizyon kanalları için reklamlar en önemli gelir kaynakları. TV ile ilk tanıştığımdan beri de bu reklamlardan şikayetçiyim. İzlediğim filmin beklemediğim bir anda “Reklamlar” başlıklı bir animasyon tarafından bölünmesini hiç sevmem. Devamını oku »
Akşam haberlerinde bir haber dikkatimi çekmişti. 1934 yılında Atatürk Rus yönetmenler Sergey Yutkoviç ve Lev Oskaroviç Arnstam’a Türkiye’nin Kalbi Ankara adında bir belgesel hazırlatmış. Devamını oku »
İnternet’te özelleştirmelerle ilgili bazı ilginç resimler buldum. Satılan şirketler ile ilgili ilginç birkaç grafik. Önce satılan şirketlerin öncelikle görev yaptığı yerler veriliyor sonra da bunların hepsinin birden Türkiye haritasındaki yerleri.
Satıştan Sonra Limanlarımız
Bu hotmail adresime gelen bir posta ile öğrendiğim ilginç bir site. Normalde bu tür postaları okumadan bile silerdim ama bu sefer okuyacağım tuttu. Açılan sitede gösterilen şey ise oldukça ilginç. Devamını oku »
Bu sitede yazılara değilde doğrudan ana sayfaya (www.f-blog.info) geldiyseniz farketmiş olmalısınız, sizi şöyle bir erişim engellenmiştir yazısı bekliyordu:
Bu siteye erişim kendi kararıyla engellenmiştir
Eğer fark etmediyseniz lütfen buraya tıklayarak bu deneyimi bir kez yaşayın, hiç değilse gelecekteki kapatmalara karşı bağışıklık kazanmış olursunuz, hala kazanmadı iseniz. Devamını oku »
Bu Carlos Puebla’nın söz ve müziğini hazırladığı Hasta Siempre şarkısının Nathalie Cardone versiyonu. Şarkı kumandan Che Guevara anısına yazılmıştır. Orijinal versiyonu da var ama Nathalie Cardone’nin ki daha çok hoşuma gidiyor. Hasta Siempre’nin manası “sonsuza dek” demektir.
Devamını oku »
Aşağıdaki yazı arkadaştan bir e-posta olarak geldi. Katıldığım hoşuma giden tarafları olduğu gibi katılmadıklarım da var tabi. Öncelikle yazı günlük hayatlarımızı ne kadar boş şeylerle doldurduğumuzu, zamanımızı nasıl israf ettiğimizi ve nasıl bir günlük döngüye girdiğimizi anlatıyor. Yani aynı şeyleri nasıl hergün gün yapıp durduğumuzu. Meğerse hepsinin nedeni şeytanmış. 😀 Bu kısım biraz garibime gitti, şimdi bu e-posta’ya göre biz bu günaha girdiğimiz herşeyi şeytanın oyunlarına kanarak mı yapıyoruz. Ben ise kötü birşey yaptığımda şimdi şeytanın gözüne girdim işte der, ona iş çıkarmadan kendim işini yaptığını düşünürdüm. Meğerse her şey onun suçuymuş. Şimdi biz bu şeytan olmasa çok iyi kalpli, sevgi dolu, günah işlemesini bilmez insanlar mı olacağız? Neyse, bunu anlamadım ben. Buyrun bana gelen e-posta aşağıda, vakit bulup posta kutunuza baktıysanız sizinkinde de vardır belki bir tane. 😀 Devamını oku »
Abe Google sen nesin be, nasıl birşeysin. Ne açsın lan. Yazı yazıyorum iki dakika içinde indeksine alıyorsun yarım saat sonra yazıya ziyaretçi gönderiyorsun. Devamını oku »
Bu mimi bana paslayanBasmanyaq. Mimi bana 5 Ağustos’ta paslamış, ben ancak 11’inde cevaplayabiliyorum, bu sebeple eski bir mim diye yazdım. Biraz ayıp oldu kendisine, kendisinden özür diliyorum.
Şimdi gelelim mim konumuza. TTnet’i yasaklamalı mı yasaklamamalı mı? Bu en olmak veya olmamak kadar zor bir soru. Devamını oku »