Kyzikos Ultra 30K Arteka Run Yarış Raporu

____________________________________________________________________

Yazının başlığını yarış raporu diye yazsam da, yeterli antrenmanı yapamadığım için keyfi olarak giriyorum bu tür yarışlara. Keyfi koşma amacıyla hani. 🙂 Etkinlik bir yarış etkinliği olduğu için bu şekilde adlandırdım sadece. 🙂

Kyzikos Ultra Balıkesir’in Erdek ilçesinde düzenlenen bir yarış. 5K’dan 75K’ya kadar farklı parkurları var. Ben önceden yeterli antrenmanı yapamayacağımı sezdiğimden 30K olan yani 30 kilometrelik mesafesine kaydolmuştum. İyi de etmişim. Gerçekten de antrenman kıtlığı yaşadım. 🙂 Daha üstü oln 58K ya da 75K da benim için bitirmesi aman aman bir mesele değil ama sonuncu olmanın da anlamı yok. O yüzden antrenmanı az yapsam da bitirebileceğim bir mesafeyi seçmek mantıklı idi, 30K seçtim. Hatta bu seneki İda Ultra’da da 35K yarışına kaydoldum.

Yarış Erdek’ten başlayıp birkaç kilometre sahil boyunca devam edip dağlara doğru çıkıyor ve tekrar geri inip biraz düz koşu ile başladığı yerde bitiyor. Dağlarda olan kısmı görece az hani. Hatta İda Ultra’yı düşününce gayet de çok da az diyebilirim. İda’da direk tırmanışla başlıyorsun çünkü. Ya da diğer yarışlarda da direk arazide vs. başlayabiliyorsun.

Yarışa gelelim. Yarış Cumartesi olduğundan Cuma günü işlerim bitince depoyu fulleyip yola çıktım. O da gece 00.00 civarıydı. Kit dağıtımı 06.00 ile 08.00 arasında idi. O yüzden çok acele gitmeme gerek yoktu ama uyumadan gittiğim için kestirmeye yeterli bir vaktimin olması önemliydi. Gece yarısı yola çıktım. Yeni Çanakkale otobanını merak ettiğimden de Malkara’ya varmadan otobana girdim. 02.40 gibi 1915 Çanakkale Köprüsü’nü geçmişim. Oradan da Erdek’e doğru hareket edip yaklaşırken bir benzinlikte durup bir saat kadar araçta kestirdim. Kestirmek planımda değildi ama oldukça uykum gelmişti. Kapalı gözlerle sürmek yeterince mantıklı gelmedi. O bir saatlik kestirme zaten yetti de arttı. Oradan ayrılıp Edincik üstünden Erdek’e gittim. İlk biraz dolaştıktan sonra bir ücretli otoparkta aracı bırakıp gidip yarış başlangıç noktasına gittim. Malzeme kontrolü olmadan kitimi alamadım, döndüm tekrar çantamı vs. alıp gidip kitimi aldım. Kitin içinde yarış numarasından başka bir tişört, 250 ml enerji içeceği, bir paket zeytin ve Züber gibi sürprizler de vardı. Hoşa gitti.Yalnız şansa midem hareketliydi biraz. Hemen yakındaki camii tuvaletinde ihtiyaç giderdim. İyi yarışta bir sıkıntı olmadı. Yine araçta bir saat kadar kestirip dinlendim. Yanımda getirdiğim reçelle bir yarım ekmek yedim. Sindirim sistemim hareketli olduğundan su vs. içmek istemedim. Yarış öncesi çok önemli aslında ama çok da kendimi zorlamak istemedim. Kafamdaki plan kontrol noktaları, 10., 17. ve 20. kilometrelerdeydi. 10 kilometreyi koşar, sonrasında vücudun su ihtiyacı artınca suyu bağırsakları çalıştırmaktan ziyade kana karıştırır diye düşündüm. Umarım öyle oluyordur vs. 😀 Yarış alanına gittim o şekilde.

09.00 gibi start verildi. Toplu bir çıkışla sahil boyunca koşmaya başladık. Birkaç kilometre boyunca sahil yanından düzgün bir yol boyunca koştuk. Arada bisiklet yolundan ilerledik vs. Güzel canlı bir kalabalık vardı. Bir noktadan sonra yoldan sapıp sahilden uzaklaşmaya başladık. Biraz daha asfalt yolda ilerledikten sonra Ayia Apostoli yazan bir yola girip asfalttan uzaklaşmaya başladık. Zaten yolun eğimi de bu noktadan sonra artmaya başladı ve tatlı tatlı tırmanmaya başladık. Bahçe Apostol civarında sola dönüp devam ettik. Burada ufak bir orkestra vardı, renk katma amaçlı parçalar çalıyorlardı ama durup oynama yeri değil tabi orası, ilerledik. 😀 Sonrasında da yol tatlı tırmanışlarla devam etti. Hava rüzgârlı idi ama etrafımız da ağaçlık idi, rüzgârı pek hissetmedim başta. Ağaç altından koştuğumuz için pek sıcağı ve güneşi de hissetmedim.

İlk 10K mesafe tamamlandığında bizi bir CP bekliyordu. Burada bir şişe (200 ml) soda içip iki dilim limon yedim ve devam ettim. Midem neyse ki bir sıkıntı çıkarmadı o noktaya kadar. Plan işliyordu adeta. Tatlı tırmanışlar devam etti. Bazı ufak inişler vs. de vardı. Genel olarak yürümeden devam ettim koşuya. Hani antrenmanım yeterli olmasa da o kadar yürümeden ilerlemek hoşuma gitti. Bir ara orman yollarından çıkıp ağaç aralarından single track dediğimiz dar patikadan geçerken yürümek durumunda kaldım. Önümdekileri de rahatsız etmek istemedim, dinlenip az nabız düşürmek için de bir fırsattı. Birkaç dakika ilerleyince yine koşu tempoma geçip devam ettim. Yalnız yanıma batonlarımı da almıştım ve henüz hiç kullanmamıştım. Bunları boşuna mı getirdim deyip 15 KM gibi mesafede onları da alıp batonlarla koşmaya başladım. Dört ayak gayet rahattı. 🙂 Bu noktadan sonra parkurun biraz dik olduğu yerlere geldik. Hatta yürüdüm vs. %5 – %10 eğimler vardı yer yer. 17 – 18 KM civarı CP vardı. Orada durup iki şişe soda içtim. Öncesinde de çantamdaki sudan biraz içmiştim. Biraz atıştırıp devam ettim. Sonraki CP’ye kadar da yol genel olarak tırmanışlı idi. Tatlı tırmanışlar genelde tabi. Rüzgârı da yer yer iyice hissettik, karşıdan soğuk soğuk esiyordu ama öyle esiyordu ki koşmak bile zorlaşıyordu. Sert bir rüzgâr vardı.

20 KM’den sonra son CP’ye geldim. Burada da su şişemdeki tüm suyu bitirdim, taze su doldurdum. Soda vs. bir şeyler içip muz vs. yedim, biraz çene çalıp devam ettim. Buradan sonra yol düz gibi başladı ve inişe geçtik. Tabi birkaç kilometre sonra üstümüzdeki ağaç örtüsü azaldı ve bayır aşağı koşmaya başladık. Artık öğle saatleri de olunca güneş rahatsız etmeye başladı, şapkayı çıkarıp kafama taktım. İnişlerde koşmak da zor iş, adımları dikkatli atmak lazım. Bam güm gidince dizler ağrımaya başlıyor. Sakatlığa gerek yok. Böyle yerlerde zaten iyi inenler, kendilerini geçen iyi tırmananları geçerler. 🙂 26. kilometre gibi şehre geldik zaten. Yol da düzlendi gibi. Asfaltta koşmaya başladık hani. Anayolu geçip sahile doğru ilerlerken güneş sıcaklığını iyice hissettirdi. Yer yer yürüdüm hani, nasılsa arkamda gelip beni geçebilecek kimse görünmüyordu. 🙂 Bu arada o yolda araç trafiği de vardı. Park ediyorlar, parktan çıkıyorlar, beni bekliyorlar vs. Buradan sahile doğru döndüm. Zaten etraftakiler ve önceden bitirmiş olanlar 400 metre kaldı vs. söylemeye, gaz vermeye başladı. Birkaç yüz metre daha sahil boyunca koşup yarışı bitirdim. Madalyamı aldım, makarnamı, elmamı vs. yedim… Yarışı üç buçuk saat kadar koşarak bitirmiş oldum. 7.11dk/km gibi bir tempo ile.

Son 5KM’ye kadar oldukça zevkli bir koşuydu. Hatta diğer yarışlarda yarışın adında Ultra kelimesi varsa adamı zorlamaya, öldürmeye çalışır vs. Bunda gayet de zevk aldım büyük kısmından. Trımanışlar vardı ama tatlı tırmanışlardı genellikle. Ağaç altında olunca sıcağı da pek hissetmedim. Taa ki son kilometrelerde güneş altında kalana kadar, çok zevkliydi hani. Bir ay daha sonra yapılmış olsa, o kısımdan sonra da serin ya da soğuk olabilirdi tabi. Ancak yarış takvimi bizim sıcak soğuk sevgimize göre düzenlenmiyor. Hoş yağmurlu bir hava olsa o da zor, İda Ultra yağışta canını çıkarıyor adamın. 🙂

Karnım ise bir sıkıntı çıkarmadı. Her CP’de daha fazla su içtim ve bitirdiğimde de üstümde hiç su kalmamıştı. 2,3 lt kadar sıvı aldım. 30K için biraz as sayılabilir aslında ama daha fazlası rahatsız edip ormanda zaman da kaybettirebilirdi bana. Yarıştan sonra da bir sorun yaşamadım zaten.

Sonrasında da biraz dinlendim. Otoparktan çıkarken otopark ücretinin günlük 30tl olması biraz şok etti. 😀 Kapıdağ yarımadasının etrafından kıvranarak devam ettim. Bir daha yapmam herhalde bunu. Yollar 3 boyutlu olarak her yöne sapıyor, yukarı aşağı sağa sola kıvranıyor, hızlı ilerlenmiyordu. Oradan Bandırma tarafına geçip yemek yedim ve dönüşe geçtim. Köprüyü geçince servis alanında uyudum, dinlendim ve sabah dönüşe devam ettim.

Özetle havanın serinliği ve tırmanışların tatlılığı ile çok keyifli bir yarış / koşu oldu. Bir daha katılırmıyım bilmiyorum. Biraz daha iyi bir antrenman ile 58K’sını deneyebilirim ama 30K için gelmem sanırım. Ancak dediğim gibi gayet keyifli bir yarıştı. Bariz bir amatörlük de hissetmedim organizasyon ile ilgili. Her şeyiyle hoşuma gitti. Ne olacağı belli olmaz.

Yorum yok

Henüz bir yorum yok.

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz