Lâik kimliklere baskı yokmuş

____________________________________________________________________

Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın laik kimliklere baskı var mı araştırması konuşuluyor son günlerde.

Evet efendim böyle bir baskı var. 🙂 Bilgisayardan yazmadığım için uzun uzun birşey yazmaya niyetim yok ama böyle bir baskı var.

İki yıl önce Eskişehir’e yurt bakmaya gitmiştik. Aslında Eylül azından İOLP öğrencisi için gereksizdi ama bir arkadaşım erken yer ayarlayınca biz de telaşlanıp erkenden yer ayırtmak için EsEs’e gitmiştik. İlk başta ev kiraları yüksek olduğu vs. problemler yüzünden yurt bakmayı düşünmüştük. Tam bir kiralık eve bakarken bizi gören bir hanım yanımıza gelip bizimle konuşmuş ve bize bir yurt tavsiye etmişti. Biz de yurt yakında olduğu için hemen gittik görevlilerle konuştuk görüştük. Fiyat olarak bize uygundu. Devlet yurdu ile ilgili de bir bilgimiz yoktu, o sebeple orada kalmayı uygun bulduk. Görevliler gayet modern giyimli ve düzgün konuşan insanlardı. Neyse müdürle anlaştık.

Kasım ayı gelince yurda yerleşmeye gittim. İlk anda erken olduğu için yer ayarlansın diye biraz bekledik. Bir akrabamın beni satışına da tanık oldum o konu dışı. Benim gibi bekleyen birkaç arkadaş ile tanıştım. Birini oraya bir cemaat dersanesi yönlendirmişti. Böyle olunca oranın bir cemaat yurdu olduğunu anladım.

İlk birkaç hafta hiçbir problem olmadı. Daha sonra yeni belletmenimiz geldi. İlk önce bana bir namaz nasıl kılınır diye bir kitap verdi. Saygıdan okudum tabi. Sonra da namaz kılmam için ısrarlar gelmeye başladı. Tabi inadımdan onlara yanaşmadım, duamı bile gizli okudum. 🙂

Benden önce o odaya gelen oda arkadaşım bir süre sonra gelip beni cemaat evine çıkarmak için ısrar edeceklerini söyledi. Bir süre sonra da aynen dediği gibi geldiler ama beni pek yakın görmediklerinden bana pek birşey demediler. Daha meyilli olan arkadaşlarımla uğraştılar. Birkaçını da cemaat evine çıkardılar. Tabi onlar da daha ucuz olduğu için çıktı. Yoksa bazen ziyarete gittiğimde TV’de güzel bir hanım görünce onlar da ‘Of be’ derlerdi. 🙂 Normalde her kanalı izlemek yasaktı.

Bir de makrube olayı vardı. Belletmenler talebeleri evlere götürür, makrube yedirir sonra ‘Yemeğimizi yedik hadi bakalım şimdi namaza.’ derdi. Bir şart vardı yani, yemeği yedim madem namaz da kılacaksın. Hatta yeterli seccade vs. bulunamazsa ayı postu üzerinde namaz kılma lüksü de yaşarsın.

Yurtta sadece bir dinci kanal izlenir ve onun haberlerinden başka haber bülteni ve program izlenmezdi. Hatta herkesin istediği yayınlara bile izin verilmezdi.
Bu da şimdi baskı değil midir! Tabi futbol maçları hariç, kan çıkmasını istemezler yurtta. Küfür vs. yasak derlerdi ama
nedense tonla idi.

Bir de gazete yayınlarını yurda gizlice sokardık, dini yayınlar dışında yasaktı çünkü. Bir dini yayına da bir ara ısrarla abone yapılmaya çalışılmıştık. Bu dönemde başka bir katta kalan ve belletmenleri biraz başarısız olan bir arkadaşım ‘Ohoo, sen ne diyorsun, tanıdığım bir kız cemaat evinde kalıyor. Evde altı kişi kalıyor her gün eve altı gazete giriyor.’ falan demişti ki, arkadaşlarımdan gördüğüm kadarı ile durum böyleydi. Herkes ayrı ayrı gazeteye abone yapılmıştı, üstelik isteksizce. Hani altı kişi bir gazeteyi de okuyabilir ama kendi adamları kazansın hesabı, israf falan kimsenin umrunda değil. Bir süre sonra ısrarlarla bizim kat da gazeteye abone oldu, tabi sadece bir gazete için, kişi başı değil.

Film vs. kiralar izlerdik, tabi uygunsuz görüntüler belletmenler tarafından sansürlenir. Hatta Takva filmini bile sansür ile izlemiştik. Tabii önceden kontrol edilip kesilmediğinden Stv sürümünden daha çok sahne görmüştük.

Bunlar gibi çeşitli doğrudan olmasa da şart koşma yoluyla ve aşırı ısrar ile dolaylı yoldan baskı vardı.

Tabii bunlara rağmen bir şikayetim yok, hatta tekrar olsa tekrar orada kalmak isterim. Geçen yıl bunu istesem de yel olmadığı için başka yurda yönlendirmişlerdi. Bu sayede de Google Earth programında odasının fotoğrafı olan ilk öğrencilerden biri olmuştum, diğerleri de oda arkadaşlarım. Orada da çok iyi zamanlar geçirdim. Baskı hissinin yarattığı tepki ve isyan isteği ve hırsını özlüyorum. Belletmenlerin odalarının kapılarına, dolaplarına çıplak kadın resimleri falan asardık, küfür edenleri de görünce utananlar da vardı. Normalde hiç birbiri ile konuşmayacak kişiler orada kanka olabilirdi. Tabi oradan ayrılınca yine birbirinin yüzlerine bakmazlardı orası başka. 🙂 Bu yazıyı yazarken bile yurt arkadaşlarından biri çağrı attı. Bir de o apart sayesinde dinin sadece namaz kılıp diğer günahları yapmak olduğunu öğrendim. Tabi sonradan başka cemaat yurtlarını görünce bizim cemaatin işlerini para ile yaptığını diğerlerinin insanlıkla yaptığını öğrendim. Zira üst kattaki toplantılarda yöneticiler Müslüman alt katta muhasebede sanki gavur idiler, orada yöneticilerin işletme okuyor olmasından gerek ticaret çok iyi yapılır iyi kâr elde edilirdi. Zenginlerden daha az taksit alınır ve burs verilir fakirler iyice soyulurdu.

Neyse, yine de iyi günlerdi, şikayetim yok. Sadece şu dini yayınların yazarlarının baskı raporuna tepki vermesine kızıyorum. Daha öncekini övüp bitirememişlerdi, şimdi ne hoşlarına gitmedi. Gerçekler mi? Yoksa bunlar onlar için baskı değil sadece biraz ısrarla zorla teşvik mi? Kendini baskı altında hisseden insan namazını kılarken hangi duayı okur acaba? Arada onlara da dua okumasın, bed dua falan.

Bu arada yazıyı Opera Mini ile yazmaya başladım sonunu Pocket IE ile getirdim, çünkü kısa yazacağım nasıl olsa derken yayın Opera Mini’nin TextField alanını aştı. Bu arada Pocket IEBeraat birşey. Opera Mini standartlar konusunda binlerce fark atıyor ama JavaScript desteği sınırlı.

4 Yorum

  • Yazan: E. Ali, 23 Aralık 2008 @ 7:22 am

    Bizim burda garip bir kuruyemişçi var. çocuklarını okutabilmek için tek gelir kaynağı dükkanıdır. sabah erken saatlerden gece yarısı sonuna kadar müşteri bekler. işi çok zor. şimdi onun küçk oğlu üniversiteye yeni başladı. senin yaşadıklarını aynen yaşamış.
    Buradaki cemaatten tanıdıklarının araya girmesile bir cemaat yurdunda kalıyormuş. önceden senet imzalatmışlar.
    çocuk iki ay sonra bunalım geçirmiş yurttan ayrılmış.
    Ama kalan senetler yani sonraki aylara ait senetler için çocuğun yakasına yapışmışlar.
    -senetler var. ayrılsan bile ödemek zorundasın.
    -ben artık burada kalmayacağım. parayı niçin ödeyeyim ki…
    -imzalı senetler var. kalmasan bile ödemek zorundasın.
    çocuk tartışmalardandan sonuç alamayınca “bunlar Allahın emrini bilen insanlar ne yapacaklar ki” diyerek üstünde durmamış. daha sonra o bahsettğin insanlık ayıbı üçkağıtçı muhasebeciler bu zavallı esnafı icraya vermişler. bütün parayı almışlar. Yurt için önceden araya girmiş vesile olmuş olan buradaki cemaat mensupları ise “ne yapacaksın artık icraya verişmiş tüh! öde gitsin artık” gibi ilgisiz konuşmuşlar.
    şimdi kuruyemişçi hep küfür ediyor.
    önceden onların hizmet(!)leri için yok canıyla çok koşuşturmuş. şimdi ise sadece küfür ediyor hakkını helal etmiyor.
    bunlar gittikçe bozuluyor bence. bir yere kadar inançlarla hareket ettiler. şimdi güçlenince tek hedefleri para oldu.

    hiçbir şeyi abartmadım az bile yazdım. o garip kuruyemişçinin binbir emekle gecesini gündüzüne katarak kazandığı helal parasını çaldılar. bunlar hem ahlaksız hem Allahsız. Fakirlere zulme başladılar artık.
    Görüyorsun kendi düzenledikleri senetleri sanki kendi salahiyetleri yokmuş devlet kanunuymuş gibi iptal etmiyorlar.
    Yavur bunlar. zavallı esnafın köylünün garibanın ömür tüketerek kazandığı paralarını cebren ve hile ile GASP ediyorlar.
    Bunlar PKK’yı taklit ediyor.
    onlar diyor ya “örgüte para lazım. her yol uygulansın.”
    Bunlarsa “cemaate para lazım. her yol mubahtır” anlayışına girmiş.
    Hocaefendiye sevgim saygım sonsuzdur. o mübareğin bütün bu olup biten yolsuzluklardan haberi olacağını hiç sanmıyorum.
    Haberi olsa da bu arsızlara söz geçiremez herhalde.

  • Yazan: FeRHaD, 23 Aralık 2008 @ 3:28 pm

    Valla bu zamanlarda en çok hacı hocadan korkacaksın.
    O senetler zaten yurdun gelir kaynağı onlar olmasa kimse orada bir sene durmaz zaten. Ben ilk başta CHP il başkanlığı vs. gitmeyi düşünmüştüm ama baktım gördüm zararsız bir de taşınma falan uğraşmak istemedim vazgeçtim. Seneti olduğu halde yurttan çıkan birkaç arkadaşım vardı. Biri oraya zaten cemaatin kendi memleketindeki kolundan gönderilmiş. Yemeklerde şap var diye korkusundan ayrılmıştı, gerçi müdür yemeklerde şap yok istersen iyi bir doktor tavsiye edebilirim demişti.
    Birkaç arkadaşım da yurtta biraz problem çıkarmıştı, biri müdüre küfür edince gecenin saat 1’inde senetleri iptal oldu anında yurttan çıkarıldılar, hem de bir daire kişi yaklaşık 5 kişi falandılar sanırım.
    Anlayacağın normal bir şekilde senetleri iptal edip ayrılmak mümkün değil. Ben de Haziran ayı yurtta sadece üç gün kalacaktım, gittim yönetimle konuştum yine tam bir az ücreti 270 YTL ödedim.
    Geçen yıl da bir arkadaşımın durumu iyi değildi. Ödemeleri çekle yapmak falan istemiş birşeyler olmuş atılmıştı yurttan.
    Bazı cemaatler işi dini insanı yollarla yapmaya çalışır bazıları ise okullar vs. açarak, bizimki de ikinci gruptan dı, bunun için de paraya ihtiyacı vardı, bu sebeple de yurdu bir gelir kapısı olarak kullanıyorlar.

  • Yazan: Arzuhâl, 24 Aralık 2008 @ 11:14 pm

    Bu yurtların nasıl bir yurt olduğunu çok merak ettim doğrusu. Ama siz yine de açıklamayın. Baskıyla yapılan şeylerin geri tepeceği belli. Ama dinin de bir şekilde müslümanlara anlatılması lazım. Nasıl olacak bu? Çocuklar ve gençler bunu bir baskı olarak görebilir ama kendileri için bunun gerekli olduğunu bir şekilde güzelliğiyle anlatmak lazım. Ahir zamanda yaşıyoruz, çok zor. Kimseye bir şey denmiyor. Eskiden hocaları talebelerini huzurlarından kovarlarmış da, onlar kapının eşiğine yatıp beklerlermiş. (Nakşibend hz.lerinin yaptığı gibi) Şimdi bize en ufak bir şey söylense…

  • Yazan: FeRHaD, 25 Aralık 2008 @ 1:03 pm

    Bunlar ticaret yurdu, içinde hırlısı hırsızı hepsi var. Ömemli olan para kazanmak. Arkadaşın kaldığı bir cemaat evine de gitmiştim. Arkadaş bize bir tür kebap yapacağını söylemişti, gittik hazır almış yedik neyse. 🙂
    Sonra bölgeden esnafın da katıldığı bir toplantı yapıldı namazlar kılındı risale falan okundu. O sırada arkadaşım sizin yurtta da böyle şeyler yapılıyor mu dedi. Ayda bir yapılıyor dediğimde o kadar çok sevindiki…
    Sanırım onlarda biliyordu bizim oraların biraz sakat olduğunu. Zaten sizinkiler para ile etkinlikler yaparak çalışır bizimkiler doğrudan derdi.
    Tabi çok kötü de demiyorum, sadece biraz değişik bir yöntemle çalışıyorlar. Kayıda gelince arkadaşlarma mesela cemaat yurdu değiliz demişler. Herhalde bize sizin paranız lazım imanınız değil falan diyeceklerdi.
    İyi yanları da vardı, mesela bir keresinde yurda Peygamber efendimizin sakalı getirilmişti, gösterildi vs.

Bu yazıya bağlantılar

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz