21 yıl 3 saat önce ben çıkmışım
____________________________________________________________________Burada daha önce doğum günümle ilgili birşey yazmamıştım. Çünkü ya o devirlerde blogum yoktu ya da İnternet’im. 🙂 Ama bu sefer yazıyorum, bugün benim doğum günüm (Bir zamanlar babamın da olduğu yaştayım). 21 yıl önce 9 Şubat’ın ilk yarım saatinden çıkmışım ortaya.
Aslında şimdi bu çıkış anı neyin kanıtı? Bir günün tam başlangıcında doğmak her işimde erkenci davrandığımı işimi erkenden yapmaya başladığımı mı kanıtlıyor? Hayır, tam tersi. 😀 8 Şubat günü muhtemelen annemin karnında bu et neden böyle, bu deri neden böyle, aha bu yumuşak aha burada parmağım var diye gereksiz şeylerle uğraşmaktan esas amacıma vaktinde zaman ayırmadım ve sonuç ortada bir gün geç doğdum. 🙂 Yani daha doğmadan belliymiş benim ne mal olacağım. 🙂 Evet efendim daha o zaman yapmam gereken işi yapmayıp başka işleri yapıyormuşum. 🙂
Neyse dönelim konuya, yeni bir yaşa girmişim, hiç bir önemi yok. Yeni yaşımla ilgili tek beklentim yarın öğlen saatlerinde kahvaltı niyetine yiyeceğim pastayı annemin iyi yapmış olması. Yoksa yeni bir yaşın getireceği hiç birşey yok bana. Alt üstü ölüme bir yıl (belki bir gün) daha yaklaştım o kadar. Eee öyle de olunca içimden soruyorum, eee ne yaptın onca senede diyorum, kime ne faydan dokundu, Dünya’da ne iz bıraktın, şerefsizi duyunca adam edecek bir öykün bir başarın var mı, binlerce kilometre öteden birinin sana dua etmesine sebep olabilecek bir şey yaptın mı, soruyorum tekrar tekrar ama yanıtların hepsi belli.
Dünya’da ne var ne yoksa yeyip içmeye çalıştım, oksijenini karbondioksite dönüştürüp ağaçlara biraz faydam olduysa da inanmayın, israf ettim oksijeni de yediğim şeyleri de.
Okula gittim, dersi sevmediğim için sevdiğim bölüme gitmedim, zaten çalışmasam da o zamanlarda öğretmenlerin gaza getirmesiyle başarılı olabileceğimi sandığım bir bölümde okumaya başladım. Sonra ona da acaba pişman olsam mı diye düşünüp karar veremedim, pişman değilim hala. Bilgisayar diye bir illetle tanıştım, gerçek bir GEEK olarak ondan başka birşey düşünmedim bir daha. Ancak ne zaman onun içlerine girip zaman geçirmeye başlasam annem farklı bir bölümde okuduğumu hatırlatıp beni dışarı çıkıyor. Ben de milletin paralı yaptığı programların ücretsiz sürümlerini yapıyor, lan ben bu bilgisayara 939 lirayı size de binlerce lira vermek için mi yaptım diyorum. Biraz aptalca olacak ama İnternet’i sınırsız bir bilgi kaynağı, bilgisayarı da herşeyin yapılabileceği birşey sanıyordum. Halbuki ikisi de çöplük, zaman kaybı. Bir kere en basit ödevim için bile İngilizce kaynaklar kullandım, eğer Yabancı Dil bölümünü seçmemiş olsaydım şimdi onları yapamamıştım.
Daha sonra Türkçe içeriği arttırma amacıyla sırf GEEK hücrelerimden dolayı bir site açtım, onu bloga çevirdim, sonra da bu çizginin dışına çıktım, içerik falan üretemiyorum. Sebebi de artık bu mantığın faydasız olduğunu görmem. Bu millet iyi birşey haketmiyor ki, işi gücü pislik, hırsızlık vs. Herkes kendini ve uçkurunu bir de çukurunu düşünüyor. Bir milli olma kaygısı başlamış etrafta adam kalmamış. Dünya ölçüleri değişken bir çubuğun etrafında dönüyor, evet efendim nice beyinleri yöneten şey bu çubuk. Bundan dolayı da artık kendim için yaşıyorum, kimse umrumda değil.
Çevremde şahit olduğum olaylardan da kızlardan uzak durma kararı aldım, birgün evlenirsem büyük ihtimalle istemeden bir kaza yapmışımdır. 🙂
Şimdi de aha öylesine yaşıyorum. Kendi gözümde bir hiçim, bir yılımı geçirdiğim cemaat yurdunda yaşadıklarım ve düşündüklerim Dünya’nın benden de büyük bir hiç olduğunu anlamamı sağladı. Çıkardığım derse göre ben de ona koymalıydım. Ama yok ben cemaat yurdundan kendi dini düşüncelerimle çıktım, onlara göre de bu yanlış. Sonuçta cehennemde yerim hazır ama başka birinden duyduğum kurallar yerine benim dinden ne anladığımla ilgili kurallar bence daha önemli. Tabi bunlara göre de cehenneme gideceğim orası başka.
Neyse, benden bu güne kadar bir balya olmadı, hep ot oldum bundan böyle de ot olarak kalacağım, önümde sadece bir süre daha var, sonra da toprağa karışacağım, birkaç piç çocuk mezarlığımın başında oynarken ismimin yazdığı taşı kıracaklar sonra kimliksiz olarak toprağın altında olacağım. Etraftaki otları besleyeceğim, bir inek beni yiyecek ve beni kıçından tekrar yere dökecek. Ben yine otlara karışacağım bu sefer bir koyun yiyecek ve o koyunu da bir insan yiyecek, onun da kanında biraz dolaştıktan sonra onun sidik kesesi tarafından bir kanalizasyona karışacağım. Muratlı’daysam “Kuru dere”ye akacağım, oradan Ergene nehrine ve denize, gelişmiş bir şehirdeysem arıtma tesisinde tutulacak ve diğer atıklarla birlikte kireçleneceğim, sonra farklı maddelere parçalanıp fiziki varlığım toprak altındaki bir kemik yığınından ibaret olacak.
Ruhsal varlığım ise cehennemde DJ Devil’in Dance with the Devil şarkısı ile ateşler üstünde dans edecek ve yanacağım, tekrar tekrar yanacağım, derim devamlı değişecek ve ben de yanmaya devam edeceğim. Muhtemelen müziğini severek dinlediğim çoğu DJ de orada olacağından şanslı sayılırım. Hatta Einstein ile de karşılaşabilirim, selam söylememi isteyenler aşağı yazsın, bakarsınız Atatürk’ü de görürüm (bu farklı bir tartışma, sadece Atatürk’ün kadınlarla ilişkileri konusunda duyduğum birkaç şeye dayanarak dedim, bir kitapta yazıyormuş, yoksa inanın başka bir problemim yok kendisi ile, bize bıraktığı Cumhuriyet için kendisine teşekkür ediyorum ).
Cennet kısmında ise tombul memeli kızlar bekliyormuş beni, daha çok beklerler.
Bu zamana kadar böyleydi, ailem üstümde biraz baskı oluşturduğundan biraz ezik, büzük, basık bir tip olarak yaşadığımdan asosyal olarak böyle dolaşacağım işte.
Lan şimdi bana bir de sana “İyiki doğdun” mu dememi bekliyorsun demeyin, beklemiyorum. Tam tersi oksijeninizi ve doğal kaynaklarınızı tükettiğim için sizden özür diliyorum, beni affedin.
Ha bir de bu yıl içinde ölebilirim, cidden. Bilmiyorum ama küçüklüğümdeki bir çeşit falda 21 yılından sağ çıkarsam 73 yaşına kadar yaşayacağım diye birşey vardı. O falı bir daha bulamadım, göremedim ama neyse. Fala inanma derler ama ben inanırım, çıkıyor bende çünkü. Yani diyeceğm bu sene aranızdan ayrılabilirim. İyi olacak aslında, 70 yılın günahı 21 yıldan daha fazladır ne de olsa.
Yazan: E. Ali, 9 Şubat 2009 @ 8:57 pm
Doğum günün kutlu olsun. Yazdığın karamsar fikirler belki göründüğü gibi değildir diye düşünerek o fikirler için bu kadar yorum yapıyorum. 🙂
Dünyada misafiriz, Allaha ve ahiret gününe inananlar da inanmayanlar da bunun farkında bilincinde.
Yazan: FeRHaD, 9 Şubat 2009 @ 9:13 pm
Karamsarlık mı? Yok ya, ben çok iyimser biriyimdir! Ne işse fazla iyimser olduğum zamanlar hiçbir işim beklediğim gibi gitmez. Karamsar olduğum zamanlar ise akıl muhakememin en iyi olduğu zamanlardır, adeta beynimdeki işlemci hız aşırtma edilmiş gibidir, bu sebeple o dönemlerde söylediğim çoğu şey çıkmıştır. 🙂
Karamsarlık değil, gerçekler bunlar. Kendimi tanıyorum, neler yapıp neler yapamayacağımı biliyorum, neler yapıp neler yapmadığımı ve yapmayacağımı biliyorum, artılarımı eksilerimi biliyorum, günahlarımı sevaplarımı biliyorum ve benim yanlışın doğrduyu götürme koşulum da ÖSS’den bile sert. 🙂 Kendime dışarıdan farklı biri gözüyle bakabiliyorum ve gördüklerim bunlar. Kendimi çok iyi eleştirebiliyorum, gel gelelim hiçbir şeyimi düzeltemiyorum. 🙂 Ne yapmam gerektiğini de biliyorum ama o şeyi ya yapmak istemiyorum ya da başlayınca bir süre sonra vazgeçiyorum. 🙂
Yazan: E. Ali, 10 Şubat 2009 @ 8:16 am
İnsan değişim gelişim içinde olur. 2 yıl sonra bambaşka insan olacaksın. Çünkü çok kişilerden bilirim: 24 yaş ile beraber insan yepyeni bir kişiliğe geçiyor. En azından genelde böyledir diyebilirim.
Yaş meseleleri de karışık. 21. doğum günün demek aslında hayatının 22. yılına giriş günün demek oluyor.
Tekrar kutlu olsun. Nice başarılı mutlu yıllara inşallah. 🙂
Yazan: FeRHaD, 10 Şubat 2009 @ 12:19 pm
Tekrar teşekkür ederim ( 3. kez:) ), amin.
Şimdi bu değişime 2 yıl mı var değişelim görelim bakalım.
Yazan: havanur, 21 Nisan 2009 @ 4:29 pm
bence çöplerin yere atılmaması gerek belediye de atanlara ceza vermeli
Yazan: FeRHaD, 21 Nisan 2009 @ 4:49 pm
Havanur, uyarın için teşekkürler de sence burası “çöplerin kaç yıl bekleyip yok olmasının videoları” ile ilgili bir yer mi, yazıda ona benzer birşey gördün mü hiç! 🙂