MiM: Bi gün yine blogluyordum

____________________________________________________________________

Kardanblog yeni bir mim başlatmış, bi gün blog yazarken başımıza gelen bir olay veya yazımızı yazmamıza engel olan birşey vb. birşeyler yazacakmışık.

Düşündüm düşündüm düşündüm ve yine düşündüm. Düşündüm düşündüm filozof oldum ama aklıma yazacak birşey gelmedi. Aslında olmamasından değil, devamlı birşey olmasından artık herşeyin sıradan gelmesi. Hatta bilgisayar başında iken artık birşey olduğunda ne yaptığımı hatırlamıyorum bile. Bir keresinde annem dışarı çağırmış gidip yılan öldürmüştüm ama o esnada acaba blog mu yazıyordum bilmiyordum vs. vs.

Bir keresinde (22 Aralık 2008) girmiş yatağımın içinde ders çalışacaktım. Tabi o gün gazetede haberlerde laik kimliklere baskı var mı araştırması ile ilgili şeyler yazılıyor çiziliyordu.

Benim de aklıma takıldı bu iş, nasıl baskı olmaz dedim, bir yazı gireyim dedim.

Bilgisayarım kapalı idi ve açıp uğraşmak da istemiyordum, zira açarsam kendimi kaybeder uzun uzadıya yazardım. Dedim bari telefondan yazayım, çok fazla şey yazmam zaten, kısa tutarım dedim. Açtım Opera Mini’yi ve Laik kimliklere baskı yokmuş yazımı yazmaya başladım.

Opera Mini’de WordPress yazı yazma alanı bir TextBox olarak açılıyor, yani ekranın tamamı yazı yazacak bir sayfa oluyor. Opera Mini bu alanın karakter sınırını 5 bin bilmem kaç karakter olarak ayarlamış. Yani bu sınırdan daha uzun yazamıyoruz. Bu sınır da ekranın üzerinde görünüyor ama TextBox içindeki karakter sayısı görünmüyor. Bu sebeple de neyi ne kadar yazdığımı bilemiyorum. Ben düşündüğüm şeyleri kısaca özetle yazıyordum ki birden yeni harf yazamaz oldum. Yazdığım yazıyı kaydedip başka bir alternatif düşüneyim dedim.

Opera Mini’yi kapatıp Opera 8.65’i açtım tabi onda da ne hatası var bilemiyorum o da WordPress yönetim paneline giremiyor. Veya sitedeki değişikliklerim yüzünden giremiyor neyse. O yattı yani. Geriye de Pocket IE 6 adlı masaüstündeki Internet Exploder serisinden bile daha kötü bir program kaldı. Açtım ve WordPress’e oturum açtım. Yönetim paneli falan biraz birbirine girik idi ama taslağımı buldum ve düzenleme sayfasını açtım. Microsoft’a küfür etmeye başlamam çok uzun sürmedi ama bitirmem de çok uzun sürmedi. Muhtemelen WP yazı düzenleme sayfasında tonla kod olduğu için Pocket IE bunları düzgün işleyemiyordu. Biraz uğraş sonunda yazı yazma alanını çok ufak bir alanda göründüğünü fark ettim. Hemen oraya tıkladım ve yazımı düzenleyebileceğim kutucuk açıldı. Burada kaldığım yazıya devam ettim, biraz sonra yazımı bitirdim ve yazı kutucuğunu kapattım.

O kadar yazıyı yazdıktan sonra “Yayımla” butonunu aramaya başladım, tabi kolay bulunabilecek bir yerde değildi. O kadar yazıyı yazıp bunu yayınlayamayacağım ve tekrar yazmam gerektiğini düşününce başladım Bill Gates’in kulaklarını çınlatmaya. Biraz devasa sayfada dolaştıktan sonra (Pocket IE herşeyi aptalca işlediğinden sayfanın normal boyutu yüz katına çıkmıştı. ) sanırım Yayıma butonunu buldum ve yayımladım, tabi yayınlamak için tekrar Opera Mini’ye gitmiş de olabilirim, tam hatırlamıyorum ama bir şekilde yazıyı yayımlamayı başardım. Tabi Bill Gates’in kulaklarını da rahat bıraktım.

Bu olay ile telefonda çok uzun yazı yazmamam gerektiğini de anlamış oldum. Yalnız Opera ve MS çalışanlarını da iyi andım ama. 🙂 Yani birün yine blogluyordum başladım Bill Gates’i anmaya…

Neyse, sıra geldi mimi paslama olayına. Kime, kime kime…
Karaklavye‘ye ve Yalçın‘a.

2 Yorum

  • Yazan: KardanBlog, 25 Mart 2009 @ 10:48 pm

    Teşekkür ederim cevapladığın için

    bende sonra farkettim zor bi mim olduğunu 🙂

    umarım bir daha yaparsam o daha kolay olur 🙂

    ama o yılan hikayesini öğrenmek isterim 🙂

  • Yazan: FeRHaD, 26 Mart 2009 @ 12:12 am

    Yılan hikayesi önemli birşey değil ya.
    Hangi mevsim idi hatırlamıyorum yazın sanırım, saat 20:30, ben bilgisayarın başındayım. Annem de ninemlere gitmek için evden çıktı, aradan bir dakika bile geçmeden zil çaldı annem beni çağırdı. Gittim, bana yılan gördüğünü kazma kürek alıp öldürmemi söyledi.
    Aldım bir çapa, çıktık sokağa ama yılan görünmüyordu. Otları biraz eşeleyince birden kıvrana kıvrana hareket etmeye başladı. Annem başladı elindeki sopayla yılana vurmaya, tabi sopaya vurunca olan çapaya olacağı için ben vuramadım. Sonunda annemden rahat bulunca ( 🙂 ) çapayı yılana geçirdim ve ikiye böldüm hayvanı.
    Bir yılan iki tane oldu tabi, ne yapacaktık onları? Ben çöpe atayım dedim annem bağırmaya başladı. 🙂 Sonra bizi gören komşunun oğlu gelip bir parçayı bir sopayla alıp kendi çöplerine doğru götürdü, kızları korkuttu vs. Diğerini de çapaya iliştirip yaklaşık 20 m uzaklıkta tarlaya götürüp savurdum oraya.
    Sonra da bilgisayarın başına dönüp devam tabi, ama ne yaptığımı blogmu yazıyordum ne yapıyordum hatırlamıyorum.

Bu yazıya bağlantılar

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz