Black (Siyah) filmi
____________________________________________________________________Son zamanlarda izlediÄŸim en iyi filmlerden biri de Black filmidir. Hatta buna özel bir yer açmak ÅŸarttır, puanlanması anlamsız bir film çünkü. Türkçe’ye tercümesi de tuhaf bir ÅŸekilde yapılmamış, ve Siyah ÅŸeklinde çevrilmiÅŸ, garip çeviriler yapılarak saçmalanmamış…
Film 2005 yapımı bir Hint filmi. Dili Hintçe ve ara ara da İngilizce. Filmin yönetmeni Sanjay Leela Bhansali. Senaryo mükemmel, yönetmen iyi, oyuncuları Amitabh Bachchan ve Rani Mukherjee de gayet iyi bir iÅŸ çıkarmış, ortaya muhteÅŸem bir ÅŸey çıkmış. Film genel olarak bir dramı anlatıyor, ama sonuna doÄŸru aslında kendi hayatlarımızın dram olduÄŸunu ortaya koyuyor. Çünkü filmde baÅŸrol karakterlerimizin yaptıkları bizim onlardan çok daha iyi durumlarda ve olanaklarda yapamadığımız ÅŸeyler…
Filmde sağır ve kör doÄŸan bir kızın öğretmeni eÅŸliÄŸinde büyümesi anlatılıyor. Tabi bu çok kısa bir tanım… Sağır ve kör olmanın nasıl bir ÅŸey olduÄŸunu kısaca gözlerimizin ve kulaklarımızın çalışmadığını hayal ederek ya da ikisini de sessiz bir ortamda kapatarak anlayabiliriz. Tabi bu bizim için geçici bir durum olduÄŸundan asla çok ciddi bir ÅŸey hissettirmeyecektir, biliyorum.
Film kör ve sağır bir kızın öğretmenini görmesiyle baÅŸlıyor. Tabi öğretmeni Alzheimer hastası… Sonra geçmiÅŸe gidiliyor ve iÅŸte bu kız çocuÄŸu geliyor dünyaya. Ve büyümeye baÅŸlıyor. Ancak sağır ve kör, yani bütün duygu ve düşüncelerimizin kaynağı da diyebileceÄŸimiz duyular çalışmadan bir hayata baÅŸlamak nasıldır, tahmin etmek bile korkunç. Dünya’nın nasıl bir yer olduÄŸunu bilmiyorsunuz, ne ÅŸekilde olduÄŸunu anlayamıyorsunuz. Görme duyunuz geliÅŸmeden dokunma ile üç boyutlu da bir hayal kurmak zor. Kursanız da canlılarla etkileÅŸiminiz kabaca temas, tat ve kokudan ibaret. Buna ne yapacağını bilmeyip, sevgisinden kızın üzerine çok giden bir aile de eklenince…. Kız felaket bir canavar görünümü sergiliyor, her yere saldırıp her yerde sorun çıkarıyor, yangın çıkarıyor, neredeyse kardeÅŸini öldürüyor…
Öğretmen de yeni göz ameliyatı olmuş biri sanırım. Tam anlayamadım ama geçmişinde o da belki, benzer bir körlük durumu yaşamış olabilir. Ancak kendisinde ciddi bir kendine güven var, kızı hayata döndürmek için de ciddi bir hırs; çünkü bunu yapmazsa kızın geleceğinin korkunç olacağını, bir akıl hastanesinde bırakılacağını biliyor ve bunları istemiyor.
Kızın ailesi bu öğretmenle anlaşıyor. Öğretmen ilk gün baÅŸlıyor eÄŸitime ama kızını her ÅŸeyin üstünde tutan aile için öğretmenin öğretim teknikleri biraz kaba ve sert görünüyor. Çünkü adam kıza bağırıyor, vuruyor, dövüyor. Ailenin kıza öğrettiÄŸi küstahlığı atmaya çalışıyor üzerinden. Davranışlarından dolayı baba öğretmeni uzaklaÅŸtırmak istiyor ama gittiÄŸi 20 günlük bir seyahat öğretmene büyük bir zaman kazandırıyor. Sonrasında ise yine biraz sorun olsa da kız annesine “Anne”, babasına da “Baba” deyince aile öğretmenin kıymetini anlıyor. Üstelik kız görgü kurallarına uygun yemek yemeyi de öğreniyor… Bu annesi ve babasının kızı hayata döndürecek tek ÅŸey olduÄŸuna inandıkları mucizenin ta kendisi…
Bir ara eÄŸitmeni normal alfabenin a, b, c, d, e ÅŸeklinde gittiÄŸini ama körlerde alfabenin b, l, a, c, k ÅŸeklinde olduÄŸunu söylüyor. Filmin iyi koyucu noktalarından…
Film iÅŸte böyle baÅŸlayıp daha birçok mucize ile devam ediyor. BaÅŸta gördüğümüz dünyadan birhaber kız büyüyüp gidiyor, nice baÅŸarılarla…
Tabi baÅŸka sorunlar da çıkıyor… Mesela sağır ve kör bir kızla evlenmek erkekler için pek de istenen bir ÅŸey deÄŸildir, ve de böyle bir kıza aşık olmak da genetik olarak en iyi adayın bulunması gerektiÄŸinden pek kolay deÄŸildir. Kız bunun çok iyi farkında ve aşık olma ve olunma duygularını hiçbir zaman yaÅŸamamaktan korkuyor, ve bu onu rahatsız ediyor…
Film bu ÅŸekilde ÅŸekilleniyor iÅŸte. İzlemeyeni ÅŸiddetli bir ÅŸekilde döverim diyebileceÄŸim bir film. Böyle yumruklaya yumruklaya… 🙂 İzlediÄŸiniz sıradan Hollywood filmlerinden deÄŸil kesinlikle. Oralardaki tek düzelik yok. Film sizi gerçekten içine çekiyor ve duygularınızı alıp gitmesine izin verirseniz de arada kendinizi aÄŸlıyor bile bulabilirsiniz…
Filmdeki öğretmenin bir sözü var: “Hayat bir dondurmadır, erimeden tadını çıkarın” diye, hoÅŸ…
Film müzikleri olarak da klasik müzik sesleri kullanılmış, pek çok sahnede doÄŸru kullanımları duygusallığı had safhada arttırıyor ve sizi filmin içine gömüyor…
Film tüm duyguları ile görebilmenin, duyabilmenin ve yaÅŸayabilmenin ne kadar mükemmel bir ÅŸey olduÄŸunu hatırlatıyor bir daha ve şükrettiriyor insanı…
Black (Siyah) filmi fragmanını izleyebilirsiniz: