Zeitgeist: Addendum filmi

____________________________________________________________________

Bir süre önce TV’de bir ana haber bülteninde parasal ekonominin kötülüklerinden ve nasıl bir şekilde işlediğinden bahseden bir belgeselden bahsedilmişti. Tabi kısa bir tanıtım şeklinde idi bu. Geçen gün de bu film elime geçti, adı Zeitgeist: Addendum. Türkçe karşılığı da Zamanın Ruhu: Ek. Belgeselin daha önce ilk sürümü yayınlanmış, bu da ikincisi gibi bir şey. Gerçi izlemediğim için ilki hakkında bir yorum yapamam. Ancak ikincisi kesinlikle mükemmel bir belgesel.Belgesel öncelikle Para Bazlı Ekonomi’yi eleştiren ve sakatlıklarını ve bugüne kadar yaşama ve öldürme şeklini anlatan harika bir belgesel. Sonuna doğru da The Venus Project diye bir projeden bahsediliyor ki daha önce duymamış olduğuma ne yalan söyleyeyim utandım. Proje Kaynak Tabanlı Ekonomi’ye dayalı özgürlükçü, para kullanılmayan insanı sınırlayan kuralların fazla olmadığı teknolojik gelişimi dayalı bir proje. Bu sistemde çalışmıyor değilsiniz, çalışıyorsunuz ama para için değil, işler olsun diye. İşler olsun ki herkes hayatına sorunsuz devam edebilsin, aynı bugünkü gibi ama daha da iyi bir şekilde hayat devam etsin.

Parasız nasıl olur demeyin, çocukluğumdan beri beynimde kurguladığım bir ütopya idi bu. İşler herkese adil bir şekilde dağıtılır ve herkes işini yapardı. Ağır işte çalışanlar mesela 2 saat çalışır, hafif işte çalışanlar 6 saat. Çalışma miktarı iş yükü bölü çalışma saati formülü gibi basit bir matematiksel işlem sonucunda belirlenirdi. Bunun karşılığında para verilmezdi. Yerine herkesin kimlik kartı olurdu ve çalışma miktarı belirlenen bir alt sınırın üzerinde ise besin maddesi, teknolojik araç gereç vs. güncel olan ne varsa bunu alma hakkı kazanacaktı. Tabi bu bilgiler de kimlik kartını pos makinası benzeri Ağ’a bağlı bir araca takılarak bir veri tabanından çekilirdi. Herkesin üzerine düşen işi sorunsuz yapması için de işte dediğim gibi iş saatleri yüke göre ayrılmış olur ve herkes istediği işlerde çalışır, istenmeyen işler de suçlulara ceza niyetiyle yaptırılırdı. Tabi bu kötü iş de kanalizasyon temizleme vs. Az kötü işler için herkesin belli bir dönemde bir günü ayrılır, böylece mesela herkes ayda bir kez evinin önündeki sokağı süpürürdü vs. Eğitimde ise her sene aynı şeylerin öğretilmesi yerine mezun olduktan sonra unutulacak saçma kurallar yerine hayatta işlerine yarayacak bilgiler öğretilirdi. Eğitim esnasında yetenekleri belirlenir ve uygun yönlerde çalışmaları için eğitimler verilirdi. Mesela benim gibi herkesin fen bölümüne git dediği ama matematiği kötü olduğu için yabancı dil bölümüne kaçtığı, orada da kötü Türkçe’si ile başı belaya giren GEEK insanlar olmazdı. 😀 Herkes her şeye sahip olabildiği için de suç az olurdu, en azından maddi konularda hırsızlık falan olmazdı, dedimya herkes her şeye sahip idi. 🙂 Geri kalan suçlar da şu kız bana vermedi, bu beni sevmedi, yok şuna gitti beni beğenmedi öldüreyim bari gibisinden manevi tabanlı suçlar.

Venüs Projesi de işte benim fikirlerimin daha fazla kişi tarafından daha mantıklı şekilde derlenmiş biçimi. Tabi hala fikre ihtiyacı olan bir proje, bu da bir açık. En önemli konu da bence bu parasal ekonomi olayından Kaynak Temelli Ekonomi’ye geçiş nasıl olacak? Çünkü belgeselde de izlerseniz anlayacağınız üzere ABD ve onu yöneten şirketlerin oluşturduğu şirketokrasi Dünya üzerinde kendileri dışında olan her gelişmeye karşı. Tehlikeli girişimleri de ekonomi tetikçileri ile ortadan kaldırıyorlar. Mesela hibrit araçların (hem benzin hem de elektrik ile çalışan) hala yaygınlaşmamış olmasındaki sebep batarya lisansları ile ilgili petrol şirketleri ile ilgili konular. Şirketler kendi işlerine gelmeyen gelişmeyi baltalıyor dedik ya!

Şurada filmden çıkardığım bazı sözler var:

  • Irkçılık, cinsellik, dinsel şovenizmden, bağnaz-aşırı milliyetçiliğe uzanan eski yaklaşımlar, artık işlevselliklerini kaybediyorlar. – Carl Sagan
  • Ben kimim? İyi miyim? Kötü müyüm? İstediklerimi elde edebiliyor muyum? Bunların hepsini yaşam yolculuğumuz sırasında öğrendik. – Dr. Richard Albert
  • Bu bir yolculuk, istediğimizde değiştirebileceğimiz bir yolculuk… Sadece bir seçim… Çabalamayı, çalışmayı, işi, para biriktirmeyi gerektirmeyen bir seçim… – Bill Hicks
  • Oyunu yanlış oynadığımı fark ettim. Oyun benim halihazırda kim olduğumu bulma oyunuymuş. – Dr. Richard Albert
  • İnsanların aklına köklü bir devrim fikrini getirmenin, ne kadar önemli olduğundan bahsediyorduk. Bu kriz, aslında bir bilinç krizi. Öyle bir kriz ki… Artık daha fazla eski kuralları, eski şablonları, eskiden kalma gelenekleri kabul edemez. Hele, dünyanın bugünkü haline bakınca, bunca sefalet, çatışma,
    yıkıcı zulüm, saldırganlık vb… İnsanoğlu, hala eskiden beri bildiğimiz gibi, hala barbar, hala şiddet tutkunu, saldırgan, açgözlü, rekabetçi ve inşa ettiği toplum da bu değerler üzerine kurulu. – Jiddu Krishnamurti
  • Bu denli hastalıklı bir topluma iyi eklemlenmiş olmak, sağlıklı olmanın bir ölçüsü olamaz. – Jiddu Krishnamurti
  • Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz.” – Johann Wolfgang Goethe – 1749-1832
  • Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla. – John Adams – 1735-1826
  • Biz Ekonomik Tetikçiler, bu küresel imparatorluğun yaratılmasının gerçek sorumlularıyız.  Ve işimizi pek çok değişik şekilde yaparız. – John Perkins
  • Benim ülkem dünyadır ve dinim iyi olanı yapmaktır. – Thomas Paine – 1737-1809
  • Koşulsuz sevginin, hükümeti nasıl paramparça edeceğini göreceksiniz. – Bill Hicks – 1961-1994
  • İnanıyorum ki, silahsız gerçekler ve koşulsuz sevgi dünyada son sözü söyleyecektir. – Dr. Martin Luther King Jr. – 1929-1968
  • Bence din olmaksızın da bunu yapabiliriz. – George Carlin – 1937-2008
  • Bir uzaylı gelip insanları incelese, bulacağı benzerliklerin yanında farklılıkların çok önemsiz olduğunu görecektir. Hayatlarımız, geçmişimiz ve geleceğimiz, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara bağlıdır… Biz insanlar, doğayı ve güçleri oluşturan atomları ve heykeltıraşlığını yaptığı bu evreni gördük… Biz… evrenin gözleri, kulakları, düşünceleri ve duygularıyız, ve sonunda aslımızın ne olduğunu merak etmeye başladık. Yıldızları oluşturan yıldız tozu, milyar-milyarlarca atomun organize bütünlüğü, doğanın evrimi, çok uzun bir yoldan geçerek
    Dünya Gezegeni’ndeki bilinç şeklini aldı. Bağlılıklarımız canlı türlerine ve gezegenedir. Yaşamı devam ettirme ve gelişme zorunluluğumuz sadece kendimiz için değil, aynı zamanda özümüzü oluşturan muazzam ve kadim evren için de sahiplenilmelidir. Hepimiz tek bir türüz. Yıldız ışığını toplayan yıldız tozuyuz. – Carl Sagan – 1934-1996
  • Demokrasi aldatmacası zekamıza hakarettir.
  • Bütün bu tartışmalarda ve konuşmalarda yapmaya çalıştığımız, beyinlerde köklü bir değişim sağlayamazsak ne olacağını görmektir. Her şeyi olduğu gibi kabul etmemek için… Fakat onları anlamak için içinde olmak için, incelemek için,  bütün kalbinizi ve aklınızı,
    sahip olduğunuz her şeyinizi keşfetmeye verin, Farklı bir yaşamın yoluna… Fakat bu sadece size bağlı ve asla bir başkasına değil. Çünkü burada öğretmen yok, öğrenci yok, lider yok, yol gösterici yok, efendi yok, kurtarıcı yok. Kendiniz için, öğretmensiniz ve öğrencisiniz,
    efendi, yol gösterici, lider sizsiniz, siz her şeysiniz! ve ANLAMAK DEĞİŞİMDİR. – Jiddu Krishnamurti – 1895 – 1986
  • Together we stand, divided we fall.

Bunlardan başka bir çok söz var ama hepsini buraya koymak için ayıklamam çok zaman alacaktı. Bu sebeple sadece alıntıları aldım buraya.

Sadece film değil hareket de çok önemli bir hareket. Hani aktif olarak katılımcı olmak isteyeceğim bir hareket. (Bir de memuriyet hayalleri olmasa. 😀 ).

Yalnız hareket ile ilgili şöyle bir şey de var ki harekette din diye bir şey kabul edilmiyor, kesinlikle bir engel olarak görülüyor. Bu Allah’a inanmamazlıkmı yoksa dinemi bilmiyorum ama  hareketin geniş kitlelere ulaşmasını engelleyecek önemli bir durum. Belgeseli izlediğim kadarıyla Venüs Projesi’ni engelleyecek bir şey göremedim ben din ile ilgili. Hani ufak tefek kısıtlamalar olur ama bu da kişisel ölçüde kaldığında zarar verici bir şey olmayacaktır kesinlikle. Bu projenin baştan batmaması için din konusunda bu kadar sert olmaktan vazgeçilmeli. Çoğu kişinin kendi uygulamasa da körü körüne savunduğu bir nokta bu ki, buna karşı bir sisteme de çok daha fazla karşı insan olur. Sonuçta bu adamlar çalışıyor da başkaları yatıyormu! Hoca’nın cemaatler yayılıyor her ülkeye. 😀

Din konusu dışında da şirketokrasi nedeniyle işi zor olan bir proje. Şimdi kimse sallamadığından bir problem yok ama hareket ciddiyet kazanmaya başlarsa projenin ana fikrini üretenler teker teker aşağı indirilir gibime geliyor. :S Nasıl ABD başkanı şirketokrasinin sadece dediğini yaptığından vadettiği değişim ( 😀 ) fos çıktı ise bu proje de böyle bir tehdit altında. Gerçi bu başarılı olması durumunda kesin olacak bir şey de, kesinlikle hayata geçirilmesi gereken bir proje de.

Dünya’nın yarısı hala şirketokrasinin yönetimindeki ABD yüzünden aç. Şirketokrasiden başka para sistemi de enflasyonun devamlı artması ve daha fazla sayıda birilerinin batması ile yürüdüğünden değiştirilmesi gereken bir sistem. Hani birileri açlık çekmeden birileri zenginliğini yaşayamıyor. Böyle bir sistemde tek çözüm de malum… 😀

Türkiye’de fındık fiyatları düşmesin diye fındıklar çürütülürya, adamlar da elmas fiyatları düşmesin diye madenlerden çıkan elmasları yakıyorlarmış. Bizim kafanın daha globalleşmiş versiyonu.

Hareket ile ilgili aşağıda bazı siteler var, daha tamamını ben de incelemedim ama ileriki zamanlarda inceleyeceğim:

Zeitgeist Hareketi (Türkçe)

The Zeitgeist Movement

The Venus Project

Ayrıca şuradan (Youtube) da ilgili videolar izlenebilir.

Yorum yok

Henüz bir yorum yok.

Bu yazıdaki yorumlar için RSS beslemesi. Geri izleme URI

Yorum yaz